ğåôåğàòû êîíñïåêòû êóğñîâûå äèïëîìíûå ëåêöèè øïîğû

Ğåôåğàò Êóğñîâàÿ Êîíñïåêò

Louis Victor de Broglie (1892-1987).

Louis Victor de Broglie (1892-1987). - ğàçäåë Ôèëîñîôèÿ, BİRLEŞİK ALAN 1923'te Broglie, Eğer Elektronlar Gerçek Dalgalar Gibi Kırın&#...

1923'te Broglie, eğer elektronlar gerçek dalgalar gibi kırınım gösterebiliyorsa, kendi düşüncesinin deneysel olarak doğrulanabileceğini belirtti. Bir okyanus dalgasının kıyıya çarpması gibi, bir engel etrafında dalgaların kırınımı, keskin gölgeler veren bir parçacık ışınının tersine, bir engel arkasında bükülüşünü gösterirdi. Ses, bir dalgadır, bu nedenle köşelerden geçen sesleri işitiriz, dolayısıyla ses köşeler etrafında bükülüyordu. Bu makaleler, Broglie’nin doktora tezleri oldu. Onları inceleyen Fransız bilimci Paul Langevin, bu tezlerin birer kopyasını Einstein’e gönderdi. Einstein, bu fikirlere çok önem verdi ve diğer fizikçilerin dikkatini Broglie’nin yeni fikirlerine çekmeye çalıştı. Onun kullandığı matematik, son derece basitti. Planck eşitliği ile Einstein eşitliğini birleştirdi. Dalga boyu =idi. Elektronların dalga doğasını keşfettiği için bu çalışmasından dolayı 1929'da Nobel ödülünü aldı. "Kuantum kuramının temel düşüncesinin, ayrık bir enerji miktarını, ona belirli bir frekans bağlamadan düşünmenin olanaksız görülmesi ilkesine dayandığını" söylemişti. De Broglie'ye göre, elektronlar hem tanecik hem de dalga olarak ikili (Duality) bir doğaya sahiptiler. Her elektrona, uzay-zamanda "eşlik eden" bir dalga (bir elektromanyetik dalga değil!) eşlik ediyordu. Bu savının kaynağını 1929 Nobel ödülü konuşmasında şöyle açıkladı:

"Bir yanda, bir ışık taneciğinin enerjisi f frekansını içeren E=hf eşitliğiyle belirlendiği için, ışığın kuantum kuramı tahmin edici bir şekilde göz önüne alınamaz. Şimdi salt bir tanecik kuramı bir frekansı belirlemek için bize hiçbir olanak vermez. Yalnız bir sebepten dolayı, ışık halinde, bir tanecik ve aynı anda periyodiklik düşüncesini işe sokmaya mecburuz. Diğer yanda, atomda elektronların kararlı hareketinin belirlenmesi tam sayıları işe sokar ve bu noktaya kadar fizikte tam sayıları işe sokan yalnız girişim ve titreşimin normal kipleri olaylarıdır. Bu gerçek bana elektronların sadece tanecik olarak göz önüne alınamayacağını, fakat onlara periyodikliğin de eklenmesi gerektiği fikrini öne sürdürdü."

 

Elektronun Dalga Özellİğİ:

Davİsson-Germer Deneyİ

1927'de ABD'den C. Davisson ve L. H. Germer elektronun, tıpkı x- ışınları gibi, kristalde kırınıma uğradığını gösterdiler ve elektronların dalga boylarını ölçmeyi başardılar. Onların önemli buluşu, Louis de Broglie'nin önerdiği madde dalgalarının ilk deneysel doğrulanması oldu. Davisson-Germer deneyinin amacı, De Broglie'nin önerisini doğrulamak değildi. Bilimde çok sık görüldüğü gibi onların buluşu, tesadüfen (rastlantı sonucu) yapıldı. Deney, düşük enerjili (yaklaşık 54 eV) elektronların boşlukta, nikel (Ni) bir hedeften saçılmasıyla ilgiliydi. Bir deney süresince nikel yüzey, vakum sisteminde kaza ile meydana gelen bir kırık yüzünden oksitlendi. Oksit tabakasını yok etmek için nikel hedef bir hidrojen buharı içinde ısıtıldıktan sonra yapılan deneyler, saçılan elektronların belli özel açılarda yoğun olarak en büyük ve en küçük şiddet sergilediklerini gösterdi. Sonuçta deneyciler, ısıtma sonucu nikelin büyük kristal bölgeleri oluşturduğunu, bu kristal bölgelerinde düzgün aralıklı atom düzlemlerinin elektron madde dalgaları için, birer kırınım ağı gibi işlev yaptıklarını anladılar. Bundan kısa süre sonra Davisson ve Germer tek-kristal hedeflerden saçılan elektronlar üzerinde daha yoğun kırınım ölçümleri yaptılar. Sonuç olarak onların bulguları, elektronların dalga doğasını ve De Broglie bağıntısını doğrulamış oldu. Aynı yıl içinde, İskoçya'lı G. P. Thomson da çok ince bir altın plakadan elektron geçirerek elektron girişim desenini gözlemledi. Aynı girişim desenleri helyum atomları, hidrojen atomları ve nötronlar için de gözlendi. Böylece madde dalgalarının evrensel doğası farklı deneylerle ortaya konmuş oldu.

Maddenin dalga ve ışığın hem dalga hem parçacık özelliği göstermesi, bu ikili doğanın anlaşılması için önemli bir yol gösterici oldu. Çünkü bu iki model, temelde birbirine tümüyle zıt görünüyordu. Niels Bohr, tamamlayıcılık ilkesiyle bu problemi çözmeye yardım etti. Bu ilkeye göre, madde ve ışınımın dalga veya parçacık modelleri birbirini tamamlarlar. Hiçbir model, ayrı ayrı madde veya ışınım olarak tasvir edilemez. Dolayısıyla bu iki model birbirini tamamlayıcı bir bütündür. Bu da, doğanın dualiteye bağlı herşeyin çift olarak yaratılma özelliğine ve bu yaratılış ilkesine uygun bir fiziksel davranış şekli olması anlamına gelmektedir. Peki tanecikler dalga özelliği gösterdiğine göre bunu gündelik yaşamda niçin gözlemlemiyoruz? Belki "benim dalgam nerede, onu görebilir miyim?" diye soruyorsunuz. Bunun yanıtı maddelerdeki dalga boyunun çok çok büyük olmasıdır. Örneğin, saniyede 27 m hızla giden bir tenis topunun (0.145 g) dalga boyu yaklaşık 1034 metredir.

Broglie’nin elektron dalga mekaniği tezini duyan fizikçilerden biri de Avusturyalı Erwin Schrödinger idi. Schrödinger, dalga fikrinin önemi üzerinde düşündü ve bir hidrojen atomunun uyması gereken kuralları belirleyen bir denklem geliştirdi. Bu denklemi kullanarak, hidrojenin ışık tayfını çıkardı. Elde ettiği sonuçlar ilginçti, çünkü bu yıllarca önce Bohr’un bulduğu sonuçlar ile aynı idi. Elektronun bir dalga olduğu şeklindeki ilginç düşünce niceliksel olarak gösterilmişti. Schrodinger’in makalesi 1926'da yayımlandığında bu makale, atomun yeni mekaniğini formüle etmenin bir başka yoluydu. Böylece tümüyle genel bir yöntem bulunmuş oluyor ve kuantum dalga mekaniğinin temeli atılmış oluyordu. “Schrödinger denklemi”, bütün kuantum problemlerine uygulandı. Bir dizi deney, Schrödinger’in ve Broglie’nin elektronların kırımın gösterdikleri öngörüsünü destekledi ve söz konusu olan dalgaların gerçek dalgalar olduğu konusunda hiç şüphe kalmadı. Fakat Broglie-Schrödinger dalgalarının yorumlanması sorunu, yeni dalga mekaniğinin merkezi sorunu oldu.

Girişim ve kırınım olayları sadece dalga yorumunda mevcuttu. Hangi model doğruydu? Işık bir dalga mıydı, yoksa bir parçacık mıydı? Bu sorunun yanıtı, gözlemlere ve deneylere daha çok bağımlı bir hale geldi. Bazı deneyler, foton kavramı temeline dayalı olarak daha iyi açıklanabildi, bazıları ise dalga modeliyle daha iyi açıklanabiliyordu. Sonuç olarak, her iki modeli de göz önüne almak ve ışığın gerçek doğasının tekil klasik görüntü içinde betimlenemediğini kabul etmek zorundayız. Bununla birlikte, bir metalden foto elektronlar çıkarabilen aynı ışık demetinin bir ağ tarafından kırınıma uğratılabileceğini de kabul etmek gerekir.

Başka bir deyişle, ışığın foton ve dalga kuramı birbirinin tamamlayıcısıdır. Fotoelektrik ve Compton olaylarının açıklanmasında ışığın tanecik modelinin başarısı birçok başka soruyu da beraberinde getirdi. Eğer foton bir tanecik ise enerjisini ve momentumunu belirleyen taneciğin "frekansı" ve "dalga boyu"nun anlamı nedir? Işık aynı anda bir dalga ve bir tanecik midir? Fotonların durgun halde hiçbir kütlesi olmamasına karşın "hareketli" bir fotonun kütlesi için basit bir ifade var mıdır? Eğer bir "hareketli" fotonun kütlesi varsa, fotonlar kütle çekimi uygular mı? Bir fotonun uzayı nedir ve bir elektron bir fotonu nasıl soğurur veya saçar? Bu soruların bazılarına yanıt vermek mümkünse de bazıları gerçeğin kavranmasına yönelik atomik süreçlerin daha iyi anlaşılabilmesine bağlıdır. Dahası, bu soruların çoğuna çarpışan bilardo topları ve sahile vuran su dalgaları gibi klasik benzetmelerle yanıt verilebilir. Kuantum mekaniği, ışığın dalga ve tanecik modellerinin her ikisini de gerekli görür ve birbirinin tamamlayıcısı olarak alır, ışığa çok daha akıcı ve esnek bir doğa verilmesini sağlar. Hiçbir model tek başına ışığın bütün özelliklerini belirlemede kullanılamaz. Compton olayında olduğu gibi, ancak iki model birbirinin tamamlayıcısı olarak birleştirilirse gözlemlenen ışık davranışlarının tamamını anlamak mümkün olur. Fotonların elektromanyetik dalgalarla nasıl uygunluk gösterdikleri belki şöyle anlaşılabilir: Uzun dalga boylu radyo dalgalarının tanecik özelliği göstermediklerinden kuşkulanabiliriz. Örneğin, 3 MHz frekanslı radyo dalgalarını göz önüne alalım. Bu frekansa sahip bir fotonun enerjisi çok küçüktür. Çok duyarlı bir radyo alıcısı, gözlemlenebilir bir işaret oluşturmak için bu fotonlardan 10 milyar tane kadar foton ister. Bu kadar çok sayıda foton ortalama olarak, sürekli bir dalga gibi görülecektir. Her saniye sayaca ulaşan bu kadar çok sayıda fotonla sayaç sinyalinde herhangi bir tanecikli yapının ortaya çıkması beklenemez. Dolayısıyla antenlere çarpan fotonlar tek tek gözlemlenemez. Peki daha yüksek frekanslara, yani kısa dalga boylarına gidildiğinde ne olur? Görünür bölgede ışığın hem foton, hem de dalga özelliklerini gözlemek olasıdır. Daha önce belirttiğimiz gibi ışık demeti girişim olayları gösterir ve aynı zamanda foto elektronlar üretebilir. Fotoelektronlar, Einstein'in foton kavramını kullanarak en iyi şekilde anlaşılabilir. Daha yüksek frekanslarda ve onlara karşılık gelen daha kısa dalga boylarında fotonun enerjisi ve momentumu artar. Dolayısıyla ışığın foton (tanecik) doğası dalga doğasından daha açık olarak ortaya çıkar. Örneğin, bir x-ışını fotonunun soğurulması, bir tek olay olarak kolayca gözlemlenebilir. Bununla birlikte, dalga boyu küçüldükçe girişim ve kırınım gibi dalga olaylarının gözlenmesi daha güç olur. Gama ışınlarında olduğu gibi çok yüksek frekanslı ışınımların dalga doğasını ortaya çıkarmak çok daha karmaşık ve dolaylı yöntemler gerektirir. Elektromanyetik ışınımların tüm biçimleri iki görüş açısından ele alınabilir:

Birincisi; Elektromanyetik dalgalar çok sayıda fotonun oluşturduğu ayrıntılı girişim desenleri tasvir ederler.

İkincisi; Çok kısa dalga boylu ve oldukça yüksek enerjili fotonlarla uğraşıldığı zaman foton tasviri doğal olmaktadır. O halde ışık ikili bir doğaya sahiptir: ışık, hem foton hem de dalga özellikleri gösterir.

TEMEL FİZİKSEL BÜYÜKLÜKLER:

ATOM, MOLEKÜL, NÜKLEER FİSYON (ZİNCİRLEME BOZUNMA) VE NÜKLEER FÜSYON (ZİNCİRLEME REAKSİYON)

Atom:Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasına atom denilmektedir. Evrende bilinen bütün maddeler (kozmik madde, yüksek enerjili madde ve anti madde hariç), pozitif yüklü bir çekirdek ve etrafında dönen negatif yüklü elektronlardan oluşan yaklaşık 124 ELEMENTTEN oluşan farklı atomlardan meydana gelmektedirler. Buna göre, doğada bulunan toplam partikül sayısı ise, 4’lü simetriden dolayı 4×124=496 adet olmalıdır. Atomun çekirdeği ise nükleon olarak adlandırılan ve yaklaşık elektronlara göre 2000 kat daha ağır olan, artı yüklü proton ve yüksüz nötronlardan oluşmaktadır. Manyetik Monopolleri oluşturan Manyetonlar ise, atomun en küçük ölçeğinde, yani Planck ölçeğindeki tekillik noktasında yer alırlar ve atomun kütleçekim merkezini oluştururlar. Dolayısıyla bu üç temel parçacık, etrafımızdaki sonsuz çeşitlilikteki maddenin temel yapı taşlarını oluştururlar. Şu andaki bilgilerimize göre elektronlar, kendilerini oluşturan alt parçacıklar olmadığından temel parçacık olarak kabul edilirler, nükleonlar ise, elektronun "-1" yüklü olduğu varsayıldığında, "+2/3" veya "-1/3" elektrik yükünde olan quark adı verilen üç alt parçacıkdan oluşmuşlardır.

Molekül:Doğada atomlar genellikle yörüngelerinde bulunan elektronları paylaşarak daha kararlı enerji seviyelerinde bulunmak amacıyla başka atomlarla birlikte bulunurlar. Atomların bir araya gelmesi ile moleküller oluşur. Bir elementte aynı cins atomlar tek olarak veya moleküller halinde bir aradadırlar.

Kimyasal Tepkime:İki veya daha fazla sayıda maddenin bir araya gelmesiyle, moleküllerdeki atomların aralarında yeniden düzenlenmesine kimyasal tepkime denir. Bu sırada elektronların paylaşılması da değişir. Kimyasal tepkimelerin bir özelliği, ilgili atomların çekirdeklerinde bulunan parçacık sayısının tepkime sırasında değişmemesidir.

Çekirdek Tepkimesi: Kimyasal reaksiyonların aksine atomların çekirdeklerinde bulunan parçacıların kendi aralarında oluşan veya dışardan gelen bir etki (ısı veya radyoaktivite gibi) sonucunda değişimleri sonucunda çekirdek tepkimeleri oluşur. Çekirdek tepkimesi sonucunda eğer proton sayısı değişiyor ise farklı bir elemente ait bir atom oluşmuş olur.

Fisyon (Çekirdek Parçalanması): Bir nötronun, uranyum gibi ağır bir element atomunun çekirdeğine çarparak yutulması, bunun sonucunda bu atomun kararsız hale gelerek daha küçük iki ayrı çekirdeğe bölünmesi reaksiyonudur. Dolayısıyla Fisyon, bir çekirdek tepkimesidir. Parçalanma sonucunda ortaya çıkan atomlara fisyon ürünleri denir. Bunların bazıları radyoaktiftir. Bir nötron yutulması ile başlayan fisyon tepkimesi sonucunda, büyük miktarda enerji ile birlikte, birden fazla nötron ortaya çıkar. Çekirdek tepkimeleri sonucunda açığa çıkan enerjiler, kimyasal tepkimelere göre yaklaşık milyon kat düzeyinde daha fazladır.

Zincirleme Reaksiyon (Nükleer Füsyon): Fisyon sonucunda ortaya çıkan nötronların, ortamda bulunan diğer fisyon yapabilen atomların çekirdekleri tarafından yutularak, onları da aynı reaksiyona sokması ve bunun ardışık olarak tekrarlanmasıdır. Kontrolsuz bir zincirleme reaksiyon, çok kısa bir süre içinde çok büyük bir enerjinin ortaya çıkmasına neden olur; atom bombasının patlaması bu şekildedir. Nükleer santrallarda ise zincirleme reaksiyon kontrollu bir şekilde yapılır. Bu kontrolun kaybedilerek nükleer yakıtın bir bomba haline dönüşmesi fiziksel olarak olanaksızdır.

– Êîíåö ğàáîòû –

İòà òåìà ïğèíàäëåæèò ğàçäåëó:

BİRLEŞİK ALAN

BE BOYUTLU RELAT V TE amp B RLE K ALAN Copyright By Murat... Yazar Author Murat UHRAYO LU... Sayfa Düzeni ve Grafik Tasar m Murat UHRAYO LU...

Åñëè Âàì íóæíî äîïîëíèòåëüíûé ìàòåğèàë íà ıòó òåìó, èëè Âû íå íàøëè òî, ÷òî èñêàëè, ğåêîìåíäóåì âîñïîëüçîâàòüñÿ ïîèñêîì ïî íàøåé áàçå ğàáîò: Louis Victor de Broglie (1892-1987).

×òî áóäåì äåëàòü ñ ïîëó÷åííûì ìàòåğèàëîì:

Åñëè ıòîò ìàòåğèàë îêàçàëñÿ ïîëåçíûì ëÿ Âàñ, Âû ìîæåòå ñîõğàíèòü åãî íà ñâîş ñòğàíè÷êó â ñîöèàëüíûõ ñåòÿõ:

Âñå òåìû äàííîãî ğàçäåëà:

BİRLEŞİK ALAN
TEORİSİ ©Copyright By: Murat Uhrayoğlu ~ 2007 ~ “Kainatın meydana gelişini izah eden “Büyük Patlama” (Big Bang) isimli popüler t

Web: www.kiyametgercekligi.com
    ©Bu eserin basım ve yayın hakları yazarın kendisine aittir. Fikir ve Sanat E

I. BÖLÜM
FİZİK YASALARINA GENEL BİR BAKIŞ Giriş ……………………………………..….……….……...........................................19-23 Fizik Yasalarına Gen

II. BÖLÜM
TEORİNİN MATEMATİKSEL TEMELLERİ Vektör Cebiri.............................……………………....................................321-327 Eğrisel Koo

III. BÖLÜM
5- BOYUTLU RELATİVİTE (İZAFİYET) TEORİSİ Giriş……………………………………..………...................................................389-390 Gen

TEORİNİN FİZİKSEL İSPATLARI ve UYGULAMALARI
I- Lavabodan Akan Suyun Neden Burgaç Yaparak Aktığı Üzerine……..……….…...……………………………..……..527-533 II- Yerin Manyetik Alanı ve Pusulada Meydana Gelen Sapma Üzerine……….....

Ve Bu Çalışmada Manevî İlham Aldığım
Üstâdım Mevlâna Hâlİd-İ Bağdâdî’ nin, Ve O’nun Talebelerİ’nin, Ve O’nun Gizemli Arkadaşı

Tarihin eski dönemlerinde, Sümerler Evreni su üzerinde yüzen yedi katlı bir disk olarak tasavvur ediyorlardı ..
GERÇEK: Albert Einstein’ın muazzam üç önemli teorisi vardı: İlk kuramı, İzafiyet Teorisi (1905) bize E=mc2 denklemini vermiştir ki, bu da a

Çekirdek Kuvvetleri: Güçlü Çekirdek Kuvveti ve Zayıf Nükleer Kuvvet.
  Bunu biraz daha ileri götürürsek, 5-Boyutlu yani “Kaluza Relativitesinde” bu iki ana kuvvetin de aslında tek bir kuvvet olduğunu göreceğiz. Uzay-zamanın f

Atomların kararlılığı.
Bu yüzyıldaki Gazların Kinetik Kuramı, Klasik Fiziğin çok önemli buluşlarından biriydi. Bu kurama göre, hiç bir molekülü dışarı kaçırmayacak ideal

ATOMUN YAPISI
Atom çekirdeğinin varlığı üzerine ilk çalışma radyoaktifliğin keşfinden sonra elde edilen α ışınlarının bir altın y

IŞIĞIN YAPISI
"וַיֹּאמֶר אֱלֹהִים, יְהִי אוֹר; 

Ile temel fiziksel nicelikler ve Denklemler.
Burada "soğurmak"tan kastedilen şudur ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi, atomdaki her bir yörüngenin altında bir de alt yörüngeler vardır ve elektronlar bu

Işığın tanecikli yapısını oluşturan fotonun, Elektromanyetik yapısını gösteren Grafikler.
Cismin rengi, ışık kaynağından gelen ışığın özelliğine ve söz konusu cismin bu ışığın ne kadarını dı&#

MADDENİN BİLİNEN EN KÜÇÜK YAPI TAŞLARI: KUARKLAR
Alışılagelmiş bir ifade ile, maddenin en küçük ve en temel yapı taşı atomdur. Etimiz, kemiğimiz, gıdalarımız, toprak ve su hep atomlardan meyd

Atomun alt yapısını ve temel yapıtaşlarını gösteren grafikler.
Mesela, Şu elinizde tuttuğunuz Kitap ve Dergi, temelde enerjiden ibaret, yani inanılmaz bir güce sahip görünmez kuvvetlerin bir arada tuttuğu bir enerjidir aslında. Newton,

Kuantum Mekaniğinin kurucuları olan Fizikçiler: Max Planck, Karl W. Heisenberg, Richard Feynman ve Erwin Schrödinger.
Bilim tarihinde ışığa tanecik olarak ilk yaklaşan 1700’lü yıllarda Newton olmuştur. Ancak ondan sonra Young, 1800’lü yıllarda meşhur girişim deneyi

KUANTUM KÜTLEÇEKİMİ TEORİSİ: BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN ÖNCÜSÜ
Görüldüğü gibi Kuantum âlemine indiğimizde içinde yaşadığımız âlemdeki kâideler tamamıyla geçersiz sayılabilir. Günümüzde bilim ve teknoloji son derece

Kuantum Mekaniğinin büyük açmazı: Dalga mı? Parçacık mı? Kavramı.
Bunlara ilaveten, 15 yıldır devam eden araştırmalara rağmen, sırrını koruyan Nötrino ve enerji bakımından zengin diğer komşu tanecikler d

BİR KUANTUM YUMURTASI (MANYETİK MONOPOL) MODELİ OLUŞTURMAK
  Teorimizin bu bölümünde, Birleşik Alan Teorisinin öngördüğü ve yukarıdaki pek çok şekilde ve teorimizin pek çok yerinde sıkça kullanacağımız

Atom Çekirdeğinde bulunan temel partikülleri gösteren Diyagram.
Modelimizi oluşturma için, ilk önce, kütleçekim alanının taşıyıcı yükü olan graviton için şöyle bir 5-Boyutlu Skaler Vektör Alanı tanımlayalım

Schwarzschild denkleminin parametrik çözümüne göre tanımlanan uzay-zaman yapısı ve Karadelik-Akdelik mekanizması.
ve olmak üzere elektrik alan

MANYETİK MONOPOLLERE DOĞRU: YENİ BİR 5-BOYUTLU UZAY-ZAMAN MODELİ İNŞA ETMEK
Birleşik alan teorisi, kuantum karadelik tekilliği noktasında, 5 ve daha yüksek boyutlardaki süpersicim zar yüzeyi üzerinde tanımlandığı için ve bu mekanizman

Reel eksen boyunca gamma fonksiyonunun 3-boyutlu grafiği.
Gamma fonksiyonunun birleşik alan teorisindeki önemi ise, sınırlı bir değer aralığında, örneğin 0 ila 1 gibi tanımlanmış bir bölgede sonu

BOYUTLU SİCİM TEORİSİNİ BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNE EKLEMEK

Konum vektörünün, Manyetik monopol yüzeyi üzerindeki diferansiyel manifold üzerinde taradığı yörünge eğrisi.
şeklinde parçalı bir kuvvet alanı tanımlayalım. Bu ifadenin zamana göre 2. türevini alırsak;

Yörünge eğrisinin sınırladığı kapalı alanı tarayan vektörü P noktasında yörüngeye teğettir.
Bu durumda; olur ve v(r,t) Skaler Vektör Alanının zamana bağlı türevinin mutlak değeri;

Yenİ BİR atom modelİ OLUŞTURMAK
Daha önceki bölümlerde Kütleçekimiyle Elektromanyetizmanın Planck ölçeğinde oluşturduğumuz Kuantum Yumurtası Modeli üzerinde yaptığımız matematiksel ana

Manyetik Monopolleri öngören Kuantum Kütleçekimi Teorisine göre Yeni Atom Modeli.
  Burada q, atomun dış yüzeyindeki toplam elektrik yükü; R, atom çekirdeğinin yarıçapı ve K, Coulomb sabitidir. Fakat kuantum boyutlarda

Bazı temel parçacıklara ait Feynman sicim diyagramları.
Doğanın görünebilen boyutlarında temel partiküller ve kuvvet alanları ayrık gibi görünse de, temel boyutlarına inildiğinde parçacıkların ve kuvvet alanl

Elektronun yörünge etrafında dönmesiyle oluşan Manyetik momentin ve etrafındaki manyetik alanın oluşumu.
Birleşik alan teorisi, zaten QCD (Kuantum kromo dinamik) ve QED (Kuantum elektrodinamik) kuramlarını içerdiğinden bunların detaylarına girmeyeceğiz. Örneğin,

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU İNDİRGENMİŞ ”ELEKTROZAYIF ALAN TANSÖRÜNÜN” ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
Şimdi, tekrar tansör hesabına dönelim. Euler-Lagrange denklemi: olmak üzere; Einstein-Yang-Mills a

Higgs bozonunun tahmin edilen kütle değer aralığını gösteren dağılım grafiği.
Yukarıdaki tabloda yer alan Goldstone bozonları standart modelde; olarak tanımlan

ELEKTROZAYIF KURAMININ KUANTUM MEKANİKSEL SONUÇLARI
Elektrozayıf kuramını ve elektromanyetizma ile çekirdek kuvvetlerinin birleşimini genel hatlarıyla gösterdikten sonra, şimdi de Elektrozayıf kuramının b

KARADELİKLER VE EVRENİN SONU: YENİ BİR EVREN MODELİ OLUŞTURMAK
Evrenin 11-Boyutlu yapısının matematiksel bir modelini oluşturabilmemize rağmen, fizik yasalarıyla evrenin geleceği hakkında bir tahminde bulunmak ve ilerki

KUANTUM KÜTLEÇEKİMİ TEORİSİNİN SONUÇLARI
“Kâinatın en anlaşılamayan yanı, anlaşılabilir olmasıdır.” der, Einstein. Bu sözle, alışageldiğimiz, sebebini hiç kurcalamadığı

Göreliliğin temsilî bir resmi: Uzay-Zamanın eğrilmesi.
  Einstein, çalışmalarının asıl ağırlığını, görelilik kuramını daha genel bir çerçeveye yerleştirme çabası ü

Yılında, Edwin Hubble uzayın sürekli dışarı doğru genişlediğini keşfetti..
Genel görelilik kuramı, yalnız Newton’un fiziğinden değil; Eukleidesçi geometriden de kopuşu simgeliyordu ve üçboyutlu düz bir Uzay-Zaman yerine dört boyutlu Uzay-Zaman dah

Newton’dan Eİnsteİn’a
Isaac Newton, 4 Ocak 1643 tarihinde küçük bir İngiliz kasabası olan, Lincolnshire kentinin Woolsthorpe kasabasında doğdu. Babası bir çiftçiydi ve o doğmadan yaklaş

Müslüman Arap bilginleri, eski dönemlerde zamanı ölçmek için ilk kez Güneş saatini kullanmışlardı ..
Çok az sayıda düşünce insan bilincine zaman kadar derin bir şekilde nüfuz etmiştir. Zaman ve uzay fikri, insan düşüncesini binlerce yıl işgal etmiştir. Bunla

Nicholas Copernicus (solda), Galileo Galilei (sağda) ve Johannes Kepler (ortada).
Katolik Kilisesi Copernicus ve Galileo’nun kozmolojisini içine sindiremezdi, çünkü bu kozmoloji, dünya ve topluma mevcut bakış açısına meydan okumuştu. Eski, ağır

Zaman ve Felsefe
Antik Yunanlılar, zaman, uzay ve hareketin anlamını modern çağdaki insanlardan çok daha derin bir şekilde kavramışlardı. Yalnızca Antik çağın

Richard Feynmann
“Belki de, zamanın (sözlük anlamında) tanımlayamayacağımız şeylerden biri olması gerçeğiyle yüzleşip, yalnızca, onun ne olduğunu zaten

Görelİlİk: HENÜZ TAM OLARAK Çözümlenmemİş Bİr Problem
Özel görelilik teorisi bilimin en büyük başarılarından biriydi. Evrene bakış tarzımızı o denli devrimcileştirmişti ki, ancak dünyanın yuvarlak

Görelİlİk ve Karadelİkler
Newton’dan farklı olarak Einstein’a göre, kütleçekim zamanı etkiler, çünkü ışığı etkiler. Eğer bir kara deliğin kenarında hareketsiz tutulan bir &#

Philadelphia Deneyini gerçekleştiren Ekip: Einstein, Tesla, Rooswelt ve Von Neumann.
Bir elektronik teknisyeni, DC ve AC alanlar arasında hayli farklılık olduğunu bilir. Duran, çarpan ve dönen rotasyonlu alanlar ELF dalgaları ve sabit dalgalar gibi. Philade

LC Osİlasyon Devresİ ve Basİt Sarkaç Mekanİzması Üzerİne
Aslında Philadelphia Deneyi, Elektromanyetik Alan bileşenlerinin ve Kütleçekim Alanının, Birleşik bir alan kuvvetinin birer parçası olduğunu ispatlayan çok önemli

Sinüzoidal salınım yapan bir kütleden oluşan Basit Sarkaç Düzeneği.
Şimdi, her iki düzeneğin de matematiksel bir analizini yapalım ve elde edeceğimiz sonuçları değerlendirelim: İlk önce, LC Osilatör devresine ilişkin toplam A

Yüksek frekansta çalışan bir bobin oluşturabilmek için kullanılabilecek bir devre şeması.
Aslında verdiğimiz bu basit örnekten çok büyük sonuçlar çıkarabiliriz. Bunların içerisinde en önemlisi ise, aşırı yüksek frekanslarda maddenin atomlarını

Kuantum KöpüĞü
Sicim (Tel) Kuramı'na duyulan heves yıllar boyu sürekli değişkenlik gösterdi. 1970'li yıllarda oldukça ilgi görüyordu, ancak daha sonra birçok fizikçi Sicim Kuramı üze

M Kuramı, farklı tipteki 5 ayrı Sicim Kuramını tek bir çatı altında toplamaktadır.
11- Boyutlu Rİemann Uzayı Einstein bir dahiydi elbet, ancak çok şanslıydı da. Genel Görelilik Kuramı'nı geliştirirken, yalnızc

Parçacıklar ve Dalgalar HALİNDE YARATILMA
Evrenin ilk dönemlerinde parçacıklar, hem kuvvetli Elektromanyetik alanlar veya yüksek enerjili ışınım, hem de kuvvetli Kütleçekim alanları etkisi altındaydı

Maddenİn Tekİllİk Noktaları: Mİnİ (Atomİk) Karadelİkler
Günümüz fiziğinin en büyük keşiflerinden birisi de maddenin büyük bir kütle yoğunluğu şeklinde içeri çökmesiyle oluşan tekillik noktalaları, yani karadeliklerdir.

Bİrleşİk Alan Teorİsİ: HerŞeyİn kuramı ve FİzİĞİn Sonu MU?
Herşeyin kuramı fikrini ilk ortaya atan Einstein’dı. Onun üzerinde çalıştığı “Unified Field Theory” (Birleşik Alan Kuramı

ELEKTROMANYETİZMA VE YERÇEKİMİ (GRAVİTASYON) TEORİLERİNİ BİRLEŞTİRMEK
EİNSTEİN’IN GENEL GÖRELİLİĞİ Galilei, tüm cisimlerin kütleçekim alanında eşit hızda düşeceklerini söylemiştir. Bu, d

Uzay-zaman eğrisi: Uzay-zamanda gösterilen Gelgit etkisi.
Genel göreliliğin ana fikri, serbest düşme hareketine “doğal hareketler” – kütleçekiminin olmadığı hallerdeki düzgün doğrusal hareketin benzeri – gözüyle bakmakt&

Elektrik alan kuvvetinin hesaplanmasında kullanılan doğrusal, yüzeysel ve hacimsel yük yoğunlukları.
  Şimdi, yukarıda noktasal iki yük için hesapladığımız elektrik alan kuvvetini genelleştirip bir Q test yükünden

YERÇEKİMİ VE KÜTLEÇEKİM
(GRAVİTASYON) ALAN TEORİSİ Akademik hayatımın son yıllarında, FARADAY ve COULOMB’un elektromanyetizma yasaları ile NEWTON’un genel

Birbirini çekişini gösteren elektromanyetik kuvvet alanları.
(James Clerk Maxwell, ‘Treatise on Electricity and Magnetism’, 1873 adlı kitabından.) Şimdi herhangi bir V kapalı hacmi içindeki

Bir harekete ilişkin yerdeğiştirme vektörleri.
Vektörler üzerinde dört cebirsel işlem tanımlanabilir: bir toplama ve üç türlü çarpma. i) İki vektörün toplamı: Bir

Bir vektörü skalerle çarpma.
iii) İki vektörün skaler çarpımı: İki vektörün skaler çarpımı: .

A) İki vektörün skaler çarpımı. (b) İki vektörün vektörel çarpımı.
iv) İki vektörün vektörel çarpımı: İki vektörün vektörün vektörel çarpımı:

VEKTÖRLERDE KOORDİNAT DÖNÜŞÜMÜ
Bir sistemdeki vektör bileşenlerini diğer sistemdekine dönüştürmenin belirli kuralları vardır. Örneğin x,y,z sistemine göre, ortak x = xٰ ekseni etrafında &

NOTASYON
Uzayda bir nokta (u,v,w) koordinatları verilmekle belirtilmiş olsun. Bu, kartezyen koordinatlarda (x,y,z), küresel koordinatlarda (r,θ,Φ), veya silindirik koordinatlarda (r,]

Kartezyen, silindirik ve küresel koordinatlar sistemi
Ortogonal koordinatlar sisteminin metrik katsayıları ve birim vektörlerini hesaplarsak: Kartezyen koordinatlar sisteminde konum vektörü:

GRADYAN
(u, v, w) noktasından (u+du, v+dv, w+dw) noktasına küçük bir diferansiyel yerdeğiştirme sonucu, skaler bir t(u, v, w) fonksiyonundaki artış, zincir kuralına göre:

DİVERJANS
Şimdi şöyle bir vektör fonksiyonu tanımlayalım: (u,v,w) noktasında her bir koordin

Ortogonal koordinat sisteminde Diverjansın tanımlandığı prizma yüzeyi.
Bu durumda, dτ hacim elemanının önündeki katsayı eğrisel koordinatlarda diverjansın tanımıdır:

Rotasyonelin tanımlandığı kapalı eğri.
  Kenarları sonsuz küçük olduğundan, bu dikdörtgenin alan elemanı: olur. Eğ

LAPLASYEN
Skaler bir fonksiyonun Laplasyeni “gradyanın diverjansı” olarak tanımlanır. Buna göre, daha önce elde ettiğimiz gradyan ve diverjans tanımlarını kulla

Bir vektör alanında Laplasyenin tanımı.
Nabla operatörüyle yapılacak diğer bazı işlemlerde aşağıdaki özdeşlikler, vektörel i&#

DİFERANSİYEL HESAP
X bağımsız değişkeni, bilinmeyen y=f(x) fonksiyonu ve bu fonksiyonun türevleri aras&

NTEGRAL HESAP
  Tek değişkenli bir fonksiyonun integralini alalım: Diferansiyel f(x) fonksiyonuna ait bu ifade temel integral teoremine göre:

TANSÖREL ANALİZ
Genel olarak N-Boyutlu uzayda, pratik olarak gösterimde kolaylık sağlamak için tansörler kullanılır. Tansör hesabı, genel relativite, diferansiyel geometri, elektromanyetik

METRİK TANSÖR
  N- boyutlu uzayda uzunluk elemanının karesi: veya kısaca;

EUKLEİDES (ÖKLİD) VE
LOBACHEVSKY GEOMETRİSİ Eukleides geometrisi klasik geometri olarak öğrendiklerimizden başka bir şey değildir. Ancak pek çok insan Eukl

EİNSTEİN’IN ÖZEL GÖRELİLİK KURAMI
Maxwell denklemlerince sağlanan görelilik ilkesi, diğer adıyla özel görelilik, kavranması oldukça zor olan bir kuram olup; ilk bakışta, içinde yaşadı&

Küresel koordinat sisteminde (r, θ,Φ) 5-boyutlu KALUZA geometrisinin temsilî resmi.
İşte bizim bu çalışmada teorik altyapısını oluşturacağımız 5-Boyutlu Relativitenin temeli bu hiperbolik ışık konisinin

ZAMAN YAPISI
  Her fiziksel süreç bir veya çok sayıda olay içerir. “Olay”, belirli bir (x, y, z) konumunda belirli bir t anında meydana gelir. Bir ‘E’ olayının ey

DÖRT VEKTÖRLER
  Lorentz dönüşümlerini daha sade gösterebilmek için yeni büyüklükler tanımlarsak; ,

DEĞİŞMEZ İNTERVAL
Bir A olayının koordinatlarında ve diğer bir B olayının da

ZAMAN YAPISI
  5-Boyutlu uzay-zaman mimarisi, üçü uzayı diğer ikisi ise 5. boyut zamanını oluşturacak şekilde oluşmuştur. İlk üç boyut olan uzayı

UZAY YAPISI
Riemann, Evrenin yapısının eşmerkezli mükemmel bir çapı olan çok düzgün bir küre olduğunu kanıtladı. Aşağıdaki şekilden de görüldüğü

KOORDİNAT DÖNÜŞÜMÜ
İki boyutlu zamanın kuvvet çizgilerine ait hiperbolik eğri denklemlerini çıkartmadan önce, bu denklemleri çözmekte kullanılan kompleks fonksiyonların oynadığ

KONFORM DÖNÜŞÜM
  İki boyutlu zaman yapısına, kompleks değişkenler teorisi kullanılarak kolay bir çözüm getirilebilir. Bu teorinin esası, karışık bir

ANALİTİK FONKSİYONLAR
  Az önce verdiğimiz iki örnek dönüşümde görüldüğü gibi, w’nin w=f(z) gibi z’nin herhangi bir fonksiyonuna eşit olması halinde z düzleminde çizilmi#

Kesikli çizgiler, y=sabit veya v=sabit kuvvet çizgilerini; kesiksiz çizgiler de, x=sabit ya da u=sabit kuvvet çizgilerini göstermektedir.
w=z1/2 dönüşümünde, x=u2-v2 ve y=2uv olduğunu bulmuştuk. Bu bağıntılar yardımıyla z düzlemindeki he

GENİŞLETİLMİŞ EXTRA BOYUTLU
(5D) ALAN DENKLEMLERİ   Küresel koordinatlardaki 5-Boyutlu genel uzunluk ifadesinin,  

RİCCİ TANSÖRÜ
  Burada ara hesaplamalar çok uzun ve karmaşık olmasına rağmen Ricci Tansörüne ilişkin

BOYUTLU İNDİRGENMİŞ FİZİKSEL METRİK
  4’ten fazla boyutları ifade etmek için, kullanacağımız geometrik büyüklüklere ilişkin doğru teorik formüller oluşturmak gerekir. 5-Boyutlu uzayda

BOYUTLU ENERJİ-MOMENTUM TANSÖRÜ
Fiziksel 4-Boyutlu metrik cinsinden daha önce hesapladığımız Enerji-Momentum Tansörü

GENELLEŞTİRİLMİŞ EİNSTEİN-SCHRÖDINGER-KURŞUNOĞLU BİRLEŞİK ALAN KURAMI
Behram Kurşunoğlu’nun genelleştirilmiş birleşik elektro-gravitasyonel alan kuramını vereceğimiz bu kısım, teorimiz boyunca kademe kademe ilerledi&#

Evren, Dev Bir Bilgisayar Tarafından mı Yönetiliyor?
Birleşik alan teorisine alternatif olarak ileri sürülen bir kurama göre, evrenin tamamı, inanılmaz bir dikkatle programlanmış, dev ölçülerde bir bilgisayar tarafından

EVRENDEKİ VARLIK İÇERİĞİNE AİT BİLGİNİN KAYNAKLARI KONUSUNDA ÜÇ ÖNEMLİ SORU
Fredkin'e göre, bu bilgi kuramı, fizik kurallarından daha basittir ve her şeyin sebebi ve ilk hareketi olarak basit bir şekilde tanımlanabilir. Fredkin:

KOORDİNAT YAPISI
  Daha önce tanımladığımız 5-Boyutlu uzay-zamana ait koordinat yapısı oldukça basitti. Klasik literatürde bu koordinatlardan ilk dördü, bildiği

Ii)- UZAY-ZAMANIN ZAR YAPISINI OLUŞTURAN TEORİLER: EXTRA BOYUTA (5. BOYUT) BAĞLI VE OLAN DURUMLAR
  Bu durumda; yani olması, Aμ=0 olmasını gerektirecektir.

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU "İNDİRGENMİŞ MAXWELL TİPİ” DENKLEMLERİN ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
  Bu bölümde en genel haliyle, 4-Boyutlu indirgenmiş Enerji-Momentum Tansörleri ve Ricci Tansörüne ilişkin koordinat sistemine bağlı bir bileşen (Φ

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU İNDİRGENMİŞ ”KÜTLEÇEKİM ALAN TANSÖRÜNÜN” ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
Kütleçekim Alanı , Manyetik Alan

BOYUTLU UZAY-ZAMANDA EİNSTEİN KÜTLEÇEKİM ALANI DENKLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜ
  Şimdi, tekrar Einstein Alan denklemlerine dönelim ve bu diferansiyel denklemlerin çözümlerinin ne anlam ifade ettiklerini düşünelim. Bildiğimiz gibi 5-Boyutlu fizikse

A)- MANYETİK ALAN SIFIR [BKK=0] DURUMU
  Bu durumda Einstein denklemlerinin kısmî çözümü:     olur.

B)- ELEKTRİK ALAN SIFIR [EKK=0] DURUMU
  Bu durumda v=0 ve ω=0 yazarak Einstein denklemlerini şu şekilde basitleştirebiliriz:  

SONUÇLAR
  Buraya kadar anlattığımız 5 durumu Elektromanyetik Kütleçekim Alan Tansörü cinsinden ifade

BOYUTLU UZAY-ZAMANDA EİNSTEİN KÜTLEÇEKİM ALANI DENKLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜ
  Şimdi 5-Boyutlu uzay-zamandan 7-Boyutlu uzay-zamana geçtiğimizde Einstein denklemlerinin çözümlerinde ne gibi bir değişim olacağını inceleyelim. 7

Elipsoidal Konik eğriler, kararlı parçacıkların yörüngesidir.
  SİCİM TEOREMİ {strıng theory} VE KÜTLEÇEKİMİNİN GÖRELİLİĞİ: “aynı andalığın görelİ bİ

Atomik (Kuantum) boyutlarında oluşan dolanımlı Diferansiyel Elektrik ve Manyetik akımlar.
Yani, teorik olarak manyetik yük elektrik yükünün yaklaşık 66 katı büyüklükte yük taşımaktadır. Bu da manyetik alanın neden elektrik alandan daha güçlü olduğ

Hareketli yük içeren bir durumda tekillik yüzeyinde oluşan normal ve teğetsel kuvvetler (Şuhubi, 1995).
Deformasyon içeren bu süreksiz tekillik alanında elektrostatik alanın etkileşimi mikro düzeydeki kütle ve yük etkileşimlerinin bir sonucudur. Manyetik yükün fiziksel olarak teki

Atom yörüngesinde dolaşan iki elektron ve iki gravitonun birbirine uyguladığı çekim kuvvetleri.
  Yalnız burada yukarıdaki dik üçgendeki vektörel toplam alınırken, ve

Teorem-1: Zamanla değişen B
Son olarak Birleşik alan teorisinde tanımlayacağımız, temel elektrodinamik denklemleri elde etmeden önce, 4-boyutlu uzay-zamanda manyetik alanın zamanla değiş

Teorem- 4: Adyabatik değişmezler.
Klasik mekanik bağlamında tanımlanmış olan etki integralini anımsayalım: . Dönemsel devinim

Ekil: İki aşamalı plazma adyabatik sıkıştırma aygıtının çizgesi(F.F. Chen, 1974) .
  Teorem-5: Birinci adyabatik değişmez, μ  

Teorem- 6: İkinci adyabatik değişmez, J
İki manyetik ayna arasında tuzaklanmış olan bir yüklü parçacığı düşünelim. Bu parçacık, iki "ayna" arasında "yansıma frekans

Ekil: Bir manyetik ayna geometrisinde a ve b ayna noktaları arasında yansıyan parçacık (F.F. Chen, 1974).
  Şimdi, zamanla değişmeyen ancak uzayda değişen bir manyetik alan içinde J niceliğinin değişmezliğini kanıtlayalım: b

Ekil: J’nin değişmezliğinin kanıtlanmasında kullanılan çizge (F.F. Chen, 1974).
  Bu orantıdan yola çıkarak aşağıdaki bağıntıy&#

Teorem- 7: Üçüncü adyabatik değişmez , F
  Bu adyabatik değişmez, parçacığın güdücü özeğinin sürüklenmesinin üçüncü bir dönemsel devinime neden olacağını gösterir. Bu dönemsel dev

Parçacığın yörüngesi üzerindeki sicim parçası üzerindeki gecikmeli potansiyel vektörleri.
Şimdi, herhangi bir yük dağılımı için, skaler potansiyel ifadesini yazarsak;  

BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN
SONUÇ DENKLEMLERİ STATİK KÜTLEÇEKİMSEL BİRLEŞİK ALAN DENKLEMLERİ   Böylece Elektromanyetizma ve Yerçekimi kanunla

Planck ölçeğindeki tek bir sicim halkasının dalga hareketini belirler
Eğer,yük ve akım kaynağı tansörü yerine, herhangi bir partiküle ait kütle terimi gelirse bu durumda birle&

Kütleçekim alanında titreşen gravitonun dalga hareketini belirler
  Eğer, yük ve akım kaynağı tansörü yerine,

Güçlü çekirdek kuvvet alanında titreşim yapan gluonun dalga hareketini belirler
Eğer, yük ve akım kaynağı tansörü yerine,

Courtesy and Copyright of National Geographic).
       

Elektromanyetik Gravitasyon Dalgasının Elektrik, Manyetik ve Kütleçekimi Alanı bileşenleri.
Maxwell denklemlerinin önceki formu şu şekildedir: Birleşik alan teoremini bu denklemlere uy

KÜTLEÇEKİM ALANININ HELEZONİK BİR YAPIDA OLMASI VE LAVABODAN AKAN SUYUN NEDEN BURGAÇ YAPARAK AKTIĞI ÜZERİNE
  Dünya üzerinde lavabodan boşalttığımız su neden helezonlar çizerek akmaktadır. Kuzey ve Güney yarımküredeki burgaç (kıvrılma) yönünün te

Dünyanın MANYETİK ALANI VE PUSULADA MEYDANA GELEN SAPMA ÜZERİNE
  Kütleçekim dalgasının vektörel yapısından dolayı, Dünyanın Kuzey-Güney kutupları arasında yer alan manyetik alanın yönü coğrafî Kuz

Yerin Manyetik alanı ve pusulada meydana getirdiği sapma açısı (β).
  olarak bulunur. Bu açı, yeryüzünün değişik coğrafi koordinatlarında belirli değe

PULSAR YILDIZLARININ İDEAL BİR DİPOL GİBİ DAVRANMASI ÜZERİNE
  Günümüzde yapılan Astronomik gözlemlere göre, çok hızlı dönen (saniyede 103 devir gibi çok yüksek bir ω açısal hızıyla) kompakt

PSR 1913 Pulsarının yörüngesi.
Bir pulsar yörüngesi, helezonik bir sarmal çizen ve zamanla birbirine yaklaşan iki eşdeğer kütleli yıldızı öngörür. Bu yörünge sistemi, odak noktalarından birisin

NÖTRON YILDIZLARININ YÜZEYİNDE OLUŞAN GÜÇLÜ MANYETİK ALANLAR ÜZERİNE
  Nötron Yıldızları olarak bilinen ve çökmek üzere olan dev yıldızlar, son aşamasına gelmiş yıldızların küçük bir hacimde büyük

KÜTLEÇEKİMİ ETKİSİNDEKİ ELEKTRON VE
GRAVİTONLARIN YÖRÜNGELERİ ÜZERİNE   Şimdi elektronun atom çevresinde dolandığı alan civarındaki birim elektrik al

BİR PARÇACIĞIN YÖRÜNGESİ VE UZAY-ZAMANDAKİ DURUMU
  Sırası gelmişken burada biraz da kuantum mekaniğinden bahsetmek istiyorum. Klasik düzeyde tek bir kuantum parçacığını düşünürsek, parçac

Dünya yüzeyi yakınlarındaki oluşturduğu Manyetik Alan.
  Şimdi bu manyetik alanın, karadelik tünelinin en uç noktasında yani Planck ölçeğinde dairesel bir yörünge üzerinde oluştuğunu (noktasal manyetik bir ka

Dünya yüzeyi için yarıçap ve kütleçekim kuvveti vektörleri.
Stokes Teoreminden;   integralindeki sağ taraftaki integral ifadesini;

Dünya, Ay ve Güneş için θ açısının değişimi.
  Bulunan bu integral ifadeleri sadece verilen bu sınır koşullarında geçerli olup, dikkat edilirse kütleçekim sabiti ifadeleri R (yarıçap)’dan bağ

Sonsuz küçük bir ABCD Karadelik Kütleçekim Akısı çevrimi boyunca kütle değişimi.
  Diverjans Teoremine göre ise;   ve buradan hareketle; ΔV→dV

PROTON BOZUNMASI VE ENERJİNİN KORUNUMU KANUNU ÜZERİNE
[ENERGY TRANSFORMATİON]   Herkesin okul yıllarında beri bildiği temel bir fizik kanunu vardır: Enerjinin Korunumu Kanunu. Hepimiz bu

Higgs Alanı ve Tanrı Parçacığı Arayışı!
  CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi) deneyinde aranan aslında “Higgs Parçacığı” dır (Higgs bozonu). Peki Higgs parçacığı

BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN GENEL SONUÇLARI
1)- Uzay-zamanın 4-Boyutlu yapısının dışında bir 5. Boyut daha vardır. Bu 5. boyut helezon yaparak kıvrılmış ve sakl

Küresel bir kaynağın etrafında oluşan Alan şiddetlerinin merkezden uzaklığa göre değişimi.
Dinamik yük durumunda, elektromanyetik kütleçekim kanunlarının sonuç denklemleri ise, ışık hızı civarında ve ışık hızının tam v

Schwarzschild Karadelik-Kütle aktarım Diski.
a)- Birleşik alan teorisine göre kapalı 4-boyutlu uzay zamanda dolanımlı iki ma

Güçlü çekİrdek kuvvetİ.
olarak bilinen 4 temel kuvvetten elektromanyetizma ve kütleçekimi 5. Boyutta birleşerek kütleçekimsel elektromanyetik dalgalarını oluşturmaktadır. Peki zayıf kuvvet ol

EK-II UZAY-ZAMAN GRAFİĞİ-II
DÜNYA MERKEZLİ PARALEL EVRENLER MODELİ (11-BOYUTLU UZAY-ZAMAN)

FİZİK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
  Açısal Momentum: Bir ya da bir grup parçacığın dönme hareket miktarı. (ђ/2π) biriminin (ђ, Planck sabitid

Temel Fiziksel Sabitler

Maclaurin Serileri
e x = 1 + x + x 2 / 2! + ... + x n / n! + ... {Her x değeri için}   sin x = x - x 3 / 3! + x 5 / 5! - x 7

Trigonometrik Formüller
Trigonometrik açıların Toplam/Fark İfadeleri:   cos(A + B) = cos A cos B - sin A sin B cos(A - B) = cos A cos B + sin A sin B

Kapalı formda integrali alınamayan bazı ifadelerin belirli integralleri
  Bazı fonksiyonların kapalı formda ters türevleri [integralleri] alınamazlar. Buna karşın, belirli integral şeklinde bazı fonksiyonların

Çizgisel İntegral
integralleri a noktas

Yüzey ve Hacim İntegralleri

Katı Açılar ve Akı Teorisi
Elektromanyetizmada çoğu zaman bir vektör alanının bir yüzey üzerinde akısını hesaplama gerekir.

Diferansiyel Hesap
vektör alanının t skaler değişkeninin sürekli fonksiyonu olsun. bu şekilde t

Gradient
f(x, y, z) bir skaler alan olsun ve (x, y, z) noktasından sonsuz küçük vektör, olmak üzere eğri üzerinde

Rotasyonel ve Stokes Teoremi
P(x,y), herhangi bir sürekli vektör

Laplasyen
Bazı skaler alanların gradientinin diverjansı elektromagnetizmada ve kütleçekim alanının hesaplanmasında (genel olarak pek çok fen bilimi ve mühendislik alanında

Korunumlu Alanlar
Herhangi bir kapalı C eğrisi boyunca, şartını sağlayan alanlara “

Vektör Özdeşlikleri
Aşağıda listelenen vektör özdeşlikleri birleşik alan teorisinde sıkça kullanılmaktadır. Özdeşliklerin hepsi sağ ve sol yanları açılı

Boyutlu Katı Yüzeyler

Minkowsky Geometrisi, Tansör Hesabı ve 4-Boyutlu Görelilik (Relativite) Teorisi
Newton’un mutlak uzay varsayımı eylemsizlik ivmesine (direncine) ve merkezkaç kuvvetlere dayanır. Newton Mekaniği’nin, bir cismin mg gravitasyon ivmesi ile

Eğri Uzay-Zaman
Öklit Geometrisinde iki nokta arasındaki en kısa yolun doğru olduğunu öğrenmişizdir. Burada en kısa yol deyimi uzaklık kavramıyla ilgilidi

Einstein: Eşdeğerlik İlkesi
“.. Keyfi bir gravitasyon alanındaki uzay-zaman’ın her noktası için öyle yerel eylemsiz (serbest düşen) bir konuşlanma sistemi seçilebilir ki, noktanın yeterince kü

Õîòèòå ïîëó÷àòü íà ıëåêòğîííóş ïî÷òó ñàìûå ñâåæèå íîâîñòè?
Education Insider Sample
Ïîäïèøèòåñü íà Íàøó ğàññûëêó
Íàøà ïîëèòèêà ïğèâàòíîñòè îáåñïå÷èâàåò 100% áåçîïàñíîñòü è àíîíèìíîñòü Âàøèõ E-Mail
Ğåêëàìà
Ñîîòâåòñòâóşùèé òåìå ìàòåğèàë
  • Ïîõîæåå
  • Ïîïóëÿğíîå
  • Îáëàêî òåãîâ
  • Çäåñü
  • Âğåìåííî
  • Ïóñòî
Òåãè