ğåôåğàòû êîíñïåêòû êóğñîâûå äèïëîìíûå ëåêöèè øïîğû

Ğåôåğàò Êóğñîâàÿ Êîíñïåêò

Görelİlİk: HENÜZ TAM OLARAK Çözümlenmemİş Bİr Problem

Görelİlİk: HENÜZ TAM OLARAK Çözümlenmemİş Bİr Problem - ğàçäåë Ôèëîñîôèÿ, BİRLEŞİK ALAN Özel Görelilik Teorisi Bilimin En Büyük Başarılarından Biriydi...

Özel görelilik teorisi bilimin en büyük başarılarından biriydi. Evrene bakış tarzımızı o denli devrimcileştirmişti ki, ancak dünyanın yuvarlak olduğunun keşfedilmesiyle karşılaştırılabilirdi. Göreliliğin, kısmen yerine geçtiği eski Newton yasalarından çok daha kesin bir ölçüm yöntemi inşa etmesi, devasa ileri adımlar atılmasını da olanaklı kıldı. Ne var ki, zamana ilişkin felsefî sorun Einstein’ın görelilik teorisiyle ortadan kaldırılmış değildir. Eğer yeni bir şey varsa, o da bu sorunun eskisinden çok daha keskin hale gelmesidir. Daha önce de açıkladığımız gibi, zamanın ölçülmesinde öznel ve hatta keyfi bir yön olduğu açıktır. Ancak bu, zamanın salt öznel bir şey olduğu sonucuna ulaştırmaz. Einstein’ın tüm yaşamı, doğanın nesnel yasalarının peşinden gitmeye adanmıştı. Sorun, zaman da dahil olmak üzere doğa yasalarının, herkes için, nerede olduklarından ve hangi hızda hareket ettiklerinden bağımsız olarak, aynı olup olmadığıdır. İşte bu sorun karşısında, Einstein bocalamıştır. Bazen bunu kabul eder gözükmüş, bazen de reddetmiştir. Einstein, fizik yasalarını farklı cisimlerin hareketlerinden ya da bunlardan türeyen “bakış açılarından” bağımsız olarak, öngörülerin her zaman doğrulanabileceği bir tarzda yeniden yazmayı amaçlamıştı. Görelilik açısından, düz bir çizgi üzerindeki düzgün hareket durgun olmaktan farklı değildir. İki cisim birbirlerini sabit hızla geçtiklerinde, A’nın B’yi geçtiğini ya da B’nin A’yı geçtiğini söylemek aynı ölçüde mümkündür. Böylelikle, dünyanın hem durgun hem de aynı zamanda hareketli olduğu şeklinde açık bir çelişkiye varırız. Astronot örneğinde, dünyanın büyük bir hareket enerjisine sahip olduğunu ya da hareket ve enerjiye sahip olmadığını söylemek aynı anda doğru olmak zorundadır; astronotun bakış açısı en azından dünyadaki eğitimli herhangi bir insanın bakış açısı kadar geçerlidir. Apaçık görünmesine rağmen, zamanın ölçülmesi yine de bir sorun teşkil eder, çünkü zamanın değişim oranı başka bir şeyle karşılaştırılmak zorundadır. Eğer mutlak zaman var ise, o takdirde bu da akmak ve bu nedenle de başka bir zamana göre ölçülmek zorundadır, ve bu böyle sürer gider. Yine de, bu sorunun yalnızca zamanın ölçülmesiyle ilişkili olarak ortaya çıktığını kavramak önemlidir. Hesap ve ölçmenin pratik amaçları bakımından, özel bir referans sisteminin tanımlanmış olması esastır. Gözlemcinin gözlenen olguya göre konumunu bilmek zorundayız. Görelilik teorisi, “bir ve aynı yerde” ve “bir ve aynı anda” gibi ifadelerin aslında anlamsız olduğunu göstermektedir.

İşte, bu sebeplerden dolayı, aslında 4-Boyutlu Uzay-Zamanda Görelilik teorisi bir çelişki barındırır. Eşzamanlılığın bir eksen dizgesine göre olduğuna işaret eder. Eğer bir eksen dizgesi bir başkasına göre hareketliyse, birincisine göre eş zamanlı olan olaylar, ikincisine göre eş zamanlı olmayacaklardır veya tam tersi. Sağduyuya meydan okuyan bu gerçek, deneysel olarak kanıtlanmış bulunmaktadır. Ne yazık ki, bu durum zamanın idealist bir tarzda yorumlanışına da karşıdır, örneğin çeşitli “şu anların” olabileceği iddiası gibi. Üstelik gelecek, zamansal kesiti ya da “zaman dilimi” olan dört boyutlu cisimler olarak “meydana gelen” maddeler ve süreçler biçiminde resmedilebilir. Bu sorun bir çözüme bağlanmadıkça, her türlü hata yapılabilir. Örneğin, tıpkı üzerinden bir dalga aşıp geçtiğinde suya batmış bir kayanın bir anda görünmesi gibi, geleceğin zaten varolduğu ve olayın gerçekleşmesiyle “şimdi”nin aniden somutlaştığı düşüncesi. Aslında, hem geçmiş hem de gelecek bugünde birleşmiştir. Gelecek potansiyel olarak vardır. Geçmiş ise çoktan olmuş olandır. “Şimdi” kavramı, her ikisinin de birliğidir. O, potansiyel olana karşıt olarak gerçek olandır. Tam da bu nedenle, geçmişten pişmanlık duyma ve gelecekten korkma hissi yaygındır ve bir arada bulunur, tersi değil. Pişmanlık hissi, geçmişin ebediyen yitirildiğinin farkına varmaktan kaynaklanır, insanın tüm deneyimi bunu teyit eder, gelecek ise çok sayıda potansiyel durumu içeren bir belirsizliktir.

Benjamin Franklin bir keresinde, bu yaşamda yalnızca iki şeyin kesin olduğunu söylemişti, “ölüm” ve “vergi”. Almanların da bir atasözü vardır: “Man muss nur sterben”, “insan yalnızca ölmek zorundadır”, yani geri kalan her şey isteğe bağlıdır. Şüphesiz, gerçekte bu doğru değildir. Ölümden ve hatta vergilerden başka birçok şey de kaçınılmazdır. Pratikte biliyoruz ki, sonsuz sayıda potansiyel durumdan yalnızca belli bir kısmı gerçekten olanaklıdır. Bunların içinden daha da az bir kısmı ise, belirli bir anda olasıdır ve bu olasılıklardan, en nihayet, yalnızca biri gerçekten meydana gelir. Bu sürecin ortaya çıkışının kesin biçiminin üstündeki perdeyi aralamak için ise, birçok bilim dalının aynı sürecin ortaya çıkış şeklini farklı farklı yorumlayarak tüm görüşlerini birleştirmeleri gerekir. Ama eğer olayların ve süreçlerin zaman içinde ortaya çıktığını ve zamanın da madde ve enerji değişimlerinin tüm biçimlerini içerisinde barındıran en temel gerçeğini ifade eden nesnel bir olgu olduğunu kabul etmezsek, uzay-zaman kavramları arasındaki karmaşık ilişkiyi anlamak imkânsız hale gelecektir.

Kuantum mekaniği gibi, görelilik de bilime mistisizmi bulaştırmak isteyenlerce ele geçirildi. “Görelilik”, evreni gerçekte bilemeyeceğimiz anlamında ele alınıyor. Ne var ki, Einstein’ın çalışmalarının uygulanabileceği dar uzmanlık alanlarının dışındaki etkisinin genel mistifikasyonun bir parçası olduğu da aynı ölçüde doğrudur. Onun çalışmaları, Birinci Dünya Savaşından sonra hayal kırıklığına uğramış entelektüeller tarafından, gerçeklerle yüzleşmeyi reddetmekte kendilerine yardımcı olması amacıyla hevesle sahiplenildi. Yalnızca “görelilik” sözcüğünü kullanma ve “herşey görelidir” ya da “ne kastettiğinize bağlı” deme ihtiyacındaydılar. Einstein’ın düşüncelerinin tümüyle yanlış bir yorumudur bu. Aslında, “tamamen göreli” olma durumu yanlış bir kavramdır. Einstein’ın kendisi değişmezlik teorisi adını tercih etmişti ve bu ad kastettiği düşünceyi –görelilik teorisinin temel kavranışının tam zıddını– çok daha iyi ifade etmekteydi. Einstein’e göre, “herşey görelidir” demek kesinlikle doğru değildir. Daha en başta, durgun enerji (yani madde ve enerjinin birliği) görelilik teorisinin mutlaklarından biridir. Bir diğer mutlaklık da ışık hızının oluşturduğu sınırdır. Bir düşüncenin en az bir başkası kadar doğru olduğunu ve “bütünüyle ona nasıl baktığınıza bağlı” olduğunu ifade eden gerçekliğin keyfi ve öznel yorumundan çok farklı olarak, Einstein “bağıl hareketlerin ya da kütleçekiminin oluşturduğu yanılsamalara ve çelişkilere rağmen neyin mutlak ve güvenilir olduğunu keşfetmişti.

Evren içerisinde bulunan herşey sürekli olarak değişim halindedir. Bu anlamda, 4-Boyutlu Uzay-Zamandaki hiçbir şey “mutlak” ya da “ölümsüz” değildir. Einstein’ın 1905’te nihâi bir biçimde gösterdiği gibi, tek mutlaklık, maddenin temel varoluş tarzı olan hareket ve değişimdir. Maddenin varoluş tarzı olarak uzay ve zaman nesnel olgulardır. Bunlar, insanlar tarafından kendi rahatlıkları için icat edilmiş salt birer soyutlama ya da keyfi kavramlar değil, maddenin evrenselliğini ifade eden temel özelliklerdir. Einstein’a göre, Uzay üç boyutludur, ancak zaman yalnızca bir boyutludur. Zaman tersinmezdir, bu da her maddi sürecin yalnızca tek bir yönde, geçmişten geleceğe doğru ilerleyeceği anlamına gelir. Zaman yalnızca maddenin değişen durumunu ve gerçek hareketini ifade etme tarzıdır. Madde, hareket, uzay ve zaman birbirinden ayrılamaz. Newton’un teorisinin kusuru, uzay ve zamanı, madde ve hareketten bağımsız olarak, biri diğerinin yanı başında duran ayrı varlıklar olarak ele almasıydı. 20. yüzyıla kadar bilimciler uzayı, boşlukla (“hiçlik”) özdeş gördüler, uzay mutlak bir şey olarak, yani her zaman ve her yerde aynı, değişmez bir “şey” olarak görülüyordu. Bu boş soyutlamalar, uzay, zaman, madde ve hareket arasındaki esaslı ilişkiyi sergileyen modern fizik tarafından gözden düşürüldü. Einstein’ın görelilik teorisi, evrende uzay ve zamanın kendi içerisinde birbirinden bağımsız olarak yer almadığını, maddeden ayrık olarak varolmadığını, bu olguların karşılıklı olarak gerçekleşen evrensel ilişkiler bütününün bir parçası olduğunu kesin bir şekilde ortaya koyar. Bu, bütünsel ve bölünmez uzay-zaman kavramıyla ifade edilir, uzay ve zaman, bu uzay-zamanın göreli yönleri olarak görülürler. Bu noktada tartışmalı olan düşüncelerden biri, hareketli olan bir saatin, durgun olan bir saate göre daha yavaş işleyeceği öngörüsüdür. Ne var ki, bu etkinin ancak ışık hızına yakın olağandışı yüksek hızlarda dikkate değer hale geldiğini anlamak önemlidir.

Einstein’ın genel görelilik teorisi doğruysa, gelecekte, uzayda hayal bile edilemez uzaklıkları kat etmenin teorik olanağı var demektir. Teorik olarak, insanın gelecekte binlerce yıl yaşaması mümkündür. Tüm sorun, atomik saatlerin hızında gözlenen değişmenin bizzat yaşamın hızına da uygulanıp uygulanamayacağıdır. Güçlü kütleçekimi etkisi altında, atomik saatler boş uzaydakinden daha yavaş çalışırlar. Sorun, yaşamı oluşturan moleküller arasındaki karmaşık ilişkilerin aynı şekilde davranıp davranmayacağıdır. Eğer bu ilişkiler bütününün aynı şekilde davrandığı ispatlanabilirse, kademe kademe ulaşılmaya çalışılan Birleşik Alan Teorisi, teorik olduğu kadar deneysel olarak da mümkün hale gelmiş olacaktır. Bilim-kurgu hakkında bilgisi iyi olan Isaac Asimov şöyle yazmaktadır:

Hareket halindeyken zaman gerçekten yavaşlıyorsa, bir insanın ömrüne sığabilecek bir sürede uzak yıldızlara seyahat etmek bile mümkün olabilir. Fakat şüphesiz bu seyahati gerçekleştirecek olan kişi, dünyada kalan kendi kuşağına elveda demek ve geleceğin dünyasına dönmek zorunda kalırdı.”

Tabi buradaki iddia, canlı süreçlerin hızının atomik faaliyetin hızı tarafından belirlendiği görüşüne dayanmaktadır. Böylece, güçlü kütleçekimin etkisi altında, kalp daha yavaş çarpacaktır ve beyin impulsları da yavaşlayacaktır. Aslında, tüm enerji kütleçekiminin varlığında azalır. Eğer süreçler yavaşlarsa, zaman olarak da daha uzun sürer.

Eğer bir uzay gemisi ışık hızına yakın bir hızda yolculuk edebilseydi, evren büyük bir hızla geçip gidiyormuş gibi görünürken, geminin içindekiler için zaman “normal” olarak, yani daha düşük bir hızda akardı. Buradan edinilecek ilk izlenim, dışarıdaki zamanın hızlandığı olurdu. Bu doğru mu?

Astronotumuz gerçekten dünyadaki insanlara göre, gelecekte mi yaşıyor olurdu? Einstein buna olumlu bir cevap veriyor gibi görünür. Dolayısıyla bu çeşit mistik kavramlar bu tür spekülasyonlardan doğmaktadır; meselâ bir kara deliğin içine atlamak ve bir başka evrene girmek gibi. Eğer bir kara delik varsa –ki varlığı teorik olarak ispatlanabildiği halde, deneysel olarak kanıtlanmamıştır– onun merkezinde olabilecek tek şey, devasa bir yıldızın çökmüş kalıntıları olurdu, başka bir evren değil. Onun içine giren her gerçek insan anında parçalara ayrılmış ve saf enerjiye dönüşmüş olurdu. Eğer başka bir evrene geçmekle kastedilen bu ise, böylesi bir durumda parçalarımıza ayrılmaktan başka bir durumla karşılaşmazdık! Gerçekte bu, ne kadar eğlendirici olursa olsun, salt spekülasyondur. “Zaman yolculuğu” düşüncesi, kişiyi kaçınılmaz olarak bir çelişkiler yığınına götürür. Einstein, kendi teorilerinin, zamanda ileri ve geri gidip gelme, geleceği değiştirme gibi anlamsız düşünceleri içeren mistik yorumları karşısında şok geçirirdi. Fakat kendisi de, bakış açısındaki, özellikle de zaman sorunu üzerine bakış açısındaki idealist unsurdan dolayı, bu durumun sorumluluğunu bir parça üstlenmek zorundadır.

Diyelim ki, yüksek irtifalarda, atomik bir saat, kütleçekimin etkisi nedeniyle yerdekinden daha hızlı çalışsın. Ve diyelim ki, bu saat yeryüzüne döndüğünde, yeryüzünden hiçbir şekilde ayrılmamış bir ikizinden saniyenin 50 milyarda biri kadar daha ileri olsun. Bu durum, aynı uçuşu yaşayan bir insanın da aynı derecede yaşlandığı anlamına mı gelir? Yaşlanma süreci metabolizma hızına bağlıdır. Kısmen kütleçekimden etkilenir, ama başka birçok şeyden de. Bu süreç, karmaşık bir biyolojik süreçtir ve hız ya da kütleçekiminin aşırı uçlarının canlı organizmaya maddi zararlar verebildiğini söylemekten başka organizmanın bunlardan temelde nasıl etkileneceğini söylemek kolay değildir. Eğer öngörülen şekilde, yani diyelim ki kalp atışlarını her yirmi dakikada bir atıma kadar yavaşlatacak şekilde metabolizma hızını yavaşlatmak mümkün olsaydı, yaşlanma süreci tahminen buna bağlı olarak daha yavaş olurdu. Aslında meselâ dondurma yoluyla metabolizmayı yavaşlatmak mümkündür. Organizmayı öldürmeksizin çok yüksek hızlarda yolculuk etmenin etkisinin bu olup olmadığı tartışmalıdır. Ünlü teoriye göre, bu tip bir relativistik uzay adamı, eğer dünyaya geri dönmeyi becerirse, diyelim ki 10.000 yıl sonra geri dönüp –bildik analojiyi sürdürürsek– belki de kendisinin çok uzak torunlarını görebilecekti. Fakat asla “kendi” zamanına geri dönemeyecekti.

Atomaltı parçacıklarla (müonlar) yapılan deneyler, ışık hızının yüzde 99,94’ü kadar bir hızla hareket eden parçacıkların ömürlerinin, tam da Einstein’ın öngördüğü gibi yaklaşık 30 kat arttığını gösteriyor. Ne var ki, bu sonuçların daha büyük ölçekteki maddeye ve özellikle de canlı maddeye uygulanabilir olup olmadığı halen çözüm bekleyen bir meseledir. Bir alanda elde edilen sonuçları bütünüyle farklı başka bir alana uygulamaya çalışmak çok ciddi yanlışlara yol açmıştır. Gelecekte, çok yüksek hızlarda –belki de ışık hızının onda biri kadar bir hızda– uzay yolculuğu mümkün hale gelebilir. Böylesi bir hızda, beş ışık-yıllık bir uzaklığı kat etmek elli yıl alırdı (her ne kadar Einstein’a göre, yolcular için bu süre üç ay daha az olacak olsa da). Işık hızında yolculuk etmek acaba mümkün olacak mı ve böylelikle insanların yıldızlara ulaşması sağlanabilecek mi? Şu anda, böyle bir olasılık çok uzak görünüyor. Fakat, Aya seyahat düşüncesi de yüz yıl öncesine kadar –bu süre tarihte yalnızca bir göz kırpma süresi kadardır– bir hayaldi ve yalnızca Jules Verne’in romanlarıyla sınırlıydı.

– Êîíåö ğàáîòû –

İòà òåìà ïğèíàäëåæèò ğàçäåëó:

BİRLEŞİK ALAN

BE BOYUTLU RELAT V TE amp B RLE K ALAN Copyright By Murat... Yazar Author Murat UHRAYO LU... Sayfa Düzeni ve Grafik Tasar m Murat UHRAYO LU...

Åñëè Âàì íóæíî äîïîëíèòåëüíûé ìàòåğèàë íà ıòó òåìó, èëè Âû íå íàøëè òî, ÷òî èñêàëè, ğåêîìåíäóåì âîñïîëüçîâàòüñÿ ïîèñêîì ïî íàøåé áàçå ğàáîò: Görelİlİk: HENÜZ TAM OLARAK Çözümlenmemİş Bİr Problem

×òî áóäåì äåëàòü ñ ïîëó÷åííûì ìàòåğèàëîì:

Åñëè ıòîò ìàòåğèàë îêàçàëñÿ ïîëåçíûì ëÿ Âàñ, Âû ìîæåòå ñîõğàíèòü åãî íà ñâîş ñòğàíè÷êó â ñîöèàëüíûõ ñåòÿõ:

Âñå òåìû äàííîãî ğàçäåëà:

BİRLEŞİK ALAN
TEORİSİ ©Copyright By: Murat Uhrayoğlu ~ 2007 ~ “Kainatın meydana gelişini izah eden “Büyük Patlama” (Big Bang) isimli popüler t

Web: www.kiyametgercekligi.com
    ©Bu eserin basım ve yayın hakları yazarın kendisine aittir. Fikir ve Sanat E

I. BÖLÜM
FİZİK YASALARINA GENEL BİR BAKIŞ Giriş ……………………………………..….……….……...........................................19-23 Fizik Yasalarına Gen

II. BÖLÜM
TEORİNİN MATEMATİKSEL TEMELLERİ Vektör Cebiri.............................……………………....................................321-327 Eğrisel Koo

III. BÖLÜM
5- BOYUTLU RELATİVİTE (İZAFİYET) TEORİSİ Giriş……………………………………..………...................................................389-390 Gen

TEORİNİN FİZİKSEL İSPATLARI ve UYGULAMALARI
I- Lavabodan Akan Suyun Neden Burgaç Yaparak Aktığı Üzerine……..……….…...……………………………..……..527-533 II- Yerin Manyetik Alanı ve Pusulada Meydana Gelen Sapma Üzerine……….....

Ve Bu Çalışmada Manevî İlham Aldığım
Üstâdım Mevlâna Hâlİd-İ Bağdâdî’ nin, Ve O’nun Talebelerİ’nin, Ve O’nun Gizemli Arkadaşı

Tarihin eski dönemlerinde, Sümerler Evreni su üzerinde yüzen yedi katlı bir disk olarak tasavvur ediyorlardı ..
GERÇEK: Albert Einstein’ın muazzam üç önemli teorisi vardı: İlk kuramı, İzafiyet Teorisi (1905) bize E=mc2 denklemini vermiştir ki, bu da a

Çekirdek Kuvvetleri: Güçlü Çekirdek Kuvveti ve Zayıf Nükleer Kuvvet.
  Bunu biraz daha ileri götürürsek, 5-Boyutlu yani “Kaluza Relativitesinde” bu iki ana kuvvetin de aslında tek bir kuvvet olduğunu göreceğiz. Uzay-zamanın f

Atomların kararlılığı.
Bu yüzyıldaki Gazların Kinetik Kuramı, Klasik Fiziğin çok önemli buluşlarından biriydi. Bu kurama göre, hiç bir molekülü dışarı kaçırmayacak ideal

Louis Victor de Broglie (1892-1987).
1923'te Broglie, eğer elektronlar gerçek dalgalar gibi kırınım gösterebiliyorsa, kendi düşüncesinin deneysel olarak doğrulanabileceğini belirtti. Bir okyanus dalg

ATOMUN YAPISI
Atom çekirdeğinin varlığı üzerine ilk çalışma radyoaktifliğin keşfinden sonra elde edilen α ışınlarının bir altın y

IŞIĞIN YAPISI
"וַיֹּאמֶר אֱלֹהִים, יְהִי אוֹר; 

Ile temel fiziksel nicelikler ve Denklemler.
Burada "soğurmak"tan kastedilen şudur ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi, atomdaki her bir yörüngenin altında bir de alt yörüngeler vardır ve elektronlar bu

Işığın tanecikli yapısını oluşturan fotonun, Elektromanyetik yapısını gösteren Grafikler.
Cismin rengi, ışık kaynağından gelen ışığın özelliğine ve söz konusu cismin bu ışığın ne kadarını dı&#

MADDENİN BİLİNEN EN KÜÇÜK YAPI TAŞLARI: KUARKLAR
Alışılagelmiş bir ifade ile, maddenin en küçük ve en temel yapı taşı atomdur. Etimiz, kemiğimiz, gıdalarımız, toprak ve su hep atomlardan meyd

Atomun alt yapısını ve temel yapıtaşlarını gösteren grafikler.
Mesela, Şu elinizde tuttuğunuz Kitap ve Dergi, temelde enerjiden ibaret, yani inanılmaz bir güce sahip görünmez kuvvetlerin bir arada tuttuğu bir enerjidir aslında. Newton,

Kuantum Mekaniğinin kurucuları olan Fizikçiler: Max Planck, Karl W. Heisenberg, Richard Feynman ve Erwin Schrödinger.
Bilim tarihinde ışığa tanecik olarak ilk yaklaşan 1700’lü yıllarda Newton olmuştur. Ancak ondan sonra Young, 1800’lü yıllarda meşhur girişim deneyi

KUANTUM KÜTLEÇEKİMİ TEORİSİ: BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN ÖNCÜSÜ
Görüldüğü gibi Kuantum âlemine indiğimizde içinde yaşadığımız âlemdeki kâideler tamamıyla geçersiz sayılabilir. Günümüzde bilim ve teknoloji son derece

Kuantum Mekaniğinin büyük açmazı: Dalga mı? Parçacık mı? Kavramı.
Bunlara ilaveten, 15 yıldır devam eden araştırmalara rağmen, sırrını koruyan Nötrino ve enerji bakımından zengin diğer komşu tanecikler d

BİR KUANTUM YUMURTASI (MANYETİK MONOPOL) MODELİ OLUŞTURMAK
  Teorimizin bu bölümünde, Birleşik Alan Teorisinin öngördüğü ve yukarıdaki pek çok şekilde ve teorimizin pek çok yerinde sıkça kullanacağımız

Atom Çekirdeğinde bulunan temel partikülleri gösteren Diyagram.
Modelimizi oluşturma için, ilk önce, kütleçekim alanının taşıyıcı yükü olan graviton için şöyle bir 5-Boyutlu Skaler Vektör Alanı tanımlayalım

Schwarzschild denkleminin parametrik çözümüne göre tanımlanan uzay-zaman yapısı ve Karadelik-Akdelik mekanizması.
ve olmak üzere elektrik alan

MANYETİK MONOPOLLERE DOĞRU: YENİ BİR 5-BOYUTLU UZAY-ZAMAN MODELİ İNŞA ETMEK
Birleşik alan teorisi, kuantum karadelik tekilliği noktasında, 5 ve daha yüksek boyutlardaki süpersicim zar yüzeyi üzerinde tanımlandığı için ve bu mekanizman

Reel eksen boyunca gamma fonksiyonunun 3-boyutlu grafiği.
Gamma fonksiyonunun birleşik alan teorisindeki önemi ise, sınırlı bir değer aralığında, örneğin 0 ila 1 gibi tanımlanmış bir bölgede sonu

BOYUTLU SİCİM TEORİSİNİ BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNE EKLEMEK

Konum vektörünün, Manyetik monopol yüzeyi üzerindeki diferansiyel manifold üzerinde taradığı yörünge eğrisi.
şeklinde parçalı bir kuvvet alanı tanımlayalım. Bu ifadenin zamana göre 2. türevini alırsak;

Yörünge eğrisinin sınırladığı kapalı alanı tarayan vektörü P noktasında yörüngeye teğettir.
Bu durumda; olur ve v(r,t) Skaler Vektör Alanının zamana bağlı türevinin mutlak değeri;

Yenİ BİR atom modelİ OLUŞTURMAK
Daha önceki bölümlerde Kütleçekimiyle Elektromanyetizmanın Planck ölçeğinde oluşturduğumuz Kuantum Yumurtası Modeli üzerinde yaptığımız matematiksel ana

Manyetik Monopolleri öngören Kuantum Kütleçekimi Teorisine göre Yeni Atom Modeli.
  Burada q, atomun dış yüzeyindeki toplam elektrik yükü; R, atom çekirdeğinin yarıçapı ve K, Coulomb sabitidir. Fakat kuantum boyutlarda

Bazı temel parçacıklara ait Feynman sicim diyagramları.
Doğanın görünebilen boyutlarında temel partiküller ve kuvvet alanları ayrık gibi görünse de, temel boyutlarına inildiğinde parçacıkların ve kuvvet alanl

Elektronun yörünge etrafında dönmesiyle oluşan Manyetik momentin ve etrafındaki manyetik alanın oluşumu.
Birleşik alan teorisi, zaten QCD (Kuantum kromo dinamik) ve QED (Kuantum elektrodinamik) kuramlarını içerdiğinden bunların detaylarına girmeyeceğiz. Örneğin,

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU İNDİRGENMİŞ ”ELEKTROZAYIF ALAN TANSÖRÜNÜN” ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
Şimdi, tekrar tansör hesabına dönelim. Euler-Lagrange denklemi: olmak üzere; Einstein-Yang-Mills a

Higgs bozonunun tahmin edilen kütle değer aralığını gösteren dağılım grafiği.
Yukarıdaki tabloda yer alan Goldstone bozonları standart modelde; olarak tanımlan

ELEKTROZAYIF KURAMININ KUANTUM MEKANİKSEL SONUÇLARI
Elektrozayıf kuramını ve elektromanyetizma ile çekirdek kuvvetlerinin birleşimini genel hatlarıyla gösterdikten sonra, şimdi de Elektrozayıf kuramının b

KARADELİKLER VE EVRENİN SONU: YENİ BİR EVREN MODELİ OLUŞTURMAK
Evrenin 11-Boyutlu yapısının matematiksel bir modelini oluşturabilmemize rağmen, fizik yasalarıyla evrenin geleceği hakkında bir tahminde bulunmak ve ilerki

KUANTUM KÜTLEÇEKİMİ TEORİSİNİN SONUÇLARI
“Kâinatın en anlaşılamayan yanı, anlaşılabilir olmasıdır.” der, Einstein. Bu sözle, alışageldiğimiz, sebebini hiç kurcalamadığı

Göreliliğin temsilî bir resmi: Uzay-Zamanın eğrilmesi.
  Einstein, çalışmalarının asıl ağırlığını, görelilik kuramını daha genel bir çerçeveye yerleştirme çabası ü

Yılında, Edwin Hubble uzayın sürekli dışarı doğru genişlediğini keşfetti..
Genel görelilik kuramı, yalnız Newton’un fiziğinden değil; Eukleidesçi geometriden de kopuşu simgeliyordu ve üçboyutlu düz bir Uzay-Zaman yerine dört boyutlu Uzay-Zaman dah

Newton’dan Eİnsteİn’a
Isaac Newton, 4 Ocak 1643 tarihinde küçük bir İngiliz kasabası olan, Lincolnshire kentinin Woolsthorpe kasabasında doğdu. Babası bir çiftçiydi ve o doğmadan yaklaş

Müslüman Arap bilginleri, eski dönemlerde zamanı ölçmek için ilk kez Güneş saatini kullanmışlardı ..
Çok az sayıda düşünce insan bilincine zaman kadar derin bir şekilde nüfuz etmiştir. Zaman ve uzay fikri, insan düşüncesini binlerce yıl işgal etmiştir. Bunla

Nicholas Copernicus (solda), Galileo Galilei (sağda) ve Johannes Kepler (ortada).
Katolik Kilisesi Copernicus ve Galileo’nun kozmolojisini içine sindiremezdi, çünkü bu kozmoloji, dünya ve topluma mevcut bakış açısına meydan okumuştu. Eski, ağır

Zaman ve Felsefe
Antik Yunanlılar, zaman, uzay ve hareketin anlamını modern çağdaki insanlardan çok daha derin bir şekilde kavramışlardı. Yalnızca Antik çağın

Richard Feynmann
“Belki de, zamanın (sözlük anlamında) tanımlayamayacağımız şeylerden biri olması gerçeğiyle yüzleşip, yalnızca, onun ne olduğunu zaten

Görelİlİk ve Karadelİkler
Newton’dan farklı olarak Einstein’a göre, kütleçekim zamanı etkiler, çünkü ışığı etkiler. Eğer bir kara deliğin kenarında hareketsiz tutulan bir &#

Philadelphia Deneyini gerçekleştiren Ekip: Einstein, Tesla, Rooswelt ve Von Neumann.
Bir elektronik teknisyeni, DC ve AC alanlar arasında hayli farklılık olduğunu bilir. Duran, çarpan ve dönen rotasyonlu alanlar ELF dalgaları ve sabit dalgalar gibi. Philade

LC Osİlasyon Devresİ ve Basİt Sarkaç Mekanİzması Üzerİne
Aslında Philadelphia Deneyi, Elektromanyetik Alan bileşenlerinin ve Kütleçekim Alanının, Birleşik bir alan kuvvetinin birer parçası olduğunu ispatlayan çok önemli

Sinüzoidal salınım yapan bir kütleden oluşan Basit Sarkaç Düzeneği.
Şimdi, her iki düzeneğin de matematiksel bir analizini yapalım ve elde edeceğimiz sonuçları değerlendirelim: İlk önce, LC Osilatör devresine ilişkin toplam A

Yüksek frekansta çalışan bir bobin oluşturabilmek için kullanılabilecek bir devre şeması.
Aslında verdiğimiz bu basit örnekten çok büyük sonuçlar çıkarabiliriz. Bunların içerisinde en önemlisi ise, aşırı yüksek frekanslarda maddenin atomlarını

Kuantum KöpüĞü
Sicim (Tel) Kuramı'na duyulan heves yıllar boyu sürekli değişkenlik gösterdi. 1970'li yıllarda oldukça ilgi görüyordu, ancak daha sonra birçok fizikçi Sicim Kuramı üze

M Kuramı, farklı tipteki 5 ayrı Sicim Kuramını tek bir çatı altında toplamaktadır.
11- Boyutlu Rİemann Uzayı Einstein bir dahiydi elbet, ancak çok şanslıydı da. Genel Görelilik Kuramı'nı geliştirirken, yalnızc

Parçacıklar ve Dalgalar HALİNDE YARATILMA
Evrenin ilk dönemlerinde parçacıklar, hem kuvvetli Elektromanyetik alanlar veya yüksek enerjili ışınım, hem de kuvvetli Kütleçekim alanları etkisi altındaydı

Maddenİn Tekİllİk Noktaları: Mİnİ (Atomİk) Karadelİkler
Günümüz fiziğinin en büyük keşiflerinden birisi de maddenin büyük bir kütle yoğunluğu şeklinde içeri çökmesiyle oluşan tekillik noktalaları, yani karadeliklerdir.

Bİrleşİk Alan Teorİsİ: HerŞeyİn kuramı ve FİzİĞİn Sonu MU?
Herşeyin kuramı fikrini ilk ortaya atan Einstein’dı. Onun üzerinde çalıştığı “Unified Field Theory” (Birleşik Alan Kuramı

ELEKTROMANYETİZMA VE YERÇEKİMİ (GRAVİTASYON) TEORİLERİNİ BİRLEŞTİRMEK
EİNSTEİN’IN GENEL GÖRELİLİĞİ Galilei, tüm cisimlerin kütleçekim alanında eşit hızda düşeceklerini söylemiştir. Bu, d

Uzay-zaman eğrisi: Uzay-zamanda gösterilen Gelgit etkisi.
Genel göreliliğin ana fikri, serbest düşme hareketine “doğal hareketler” – kütleçekiminin olmadığı hallerdeki düzgün doğrusal hareketin benzeri – gözüyle bakmakt&

Elektrik alan kuvvetinin hesaplanmasında kullanılan doğrusal, yüzeysel ve hacimsel yük yoğunlukları.
  Şimdi, yukarıda noktasal iki yük için hesapladığımız elektrik alan kuvvetini genelleştirip bir Q test yükünden

YERÇEKİMİ VE KÜTLEÇEKİM
(GRAVİTASYON) ALAN TEORİSİ Akademik hayatımın son yıllarında, FARADAY ve COULOMB’un elektromanyetizma yasaları ile NEWTON’un genel

Birbirini çekişini gösteren elektromanyetik kuvvet alanları.
(James Clerk Maxwell, ‘Treatise on Electricity and Magnetism’, 1873 adlı kitabından.) Şimdi herhangi bir V kapalı hacmi içindeki

Bir harekete ilişkin yerdeğiştirme vektörleri.
Vektörler üzerinde dört cebirsel işlem tanımlanabilir: bir toplama ve üç türlü çarpma. i) İki vektörün toplamı: Bir

Bir vektörü skalerle çarpma.
iii) İki vektörün skaler çarpımı: İki vektörün skaler çarpımı: .

A) İki vektörün skaler çarpımı. (b) İki vektörün vektörel çarpımı.
iv) İki vektörün vektörel çarpımı: İki vektörün vektörün vektörel çarpımı:

VEKTÖRLERDE KOORDİNAT DÖNÜŞÜMÜ
Bir sistemdeki vektör bileşenlerini diğer sistemdekine dönüştürmenin belirli kuralları vardır. Örneğin x,y,z sistemine göre, ortak x = xٰ ekseni etrafında &

NOTASYON
Uzayda bir nokta (u,v,w) koordinatları verilmekle belirtilmiş olsun. Bu, kartezyen koordinatlarda (x,y,z), küresel koordinatlarda (r,θ,Φ), veya silindirik koordinatlarda (r,]

Kartezyen, silindirik ve küresel koordinatlar sistemi
Ortogonal koordinatlar sisteminin metrik katsayıları ve birim vektörlerini hesaplarsak: Kartezyen koordinatlar sisteminde konum vektörü:

GRADYAN
(u, v, w) noktasından (u+du, v+dv, w+dw) noktasına küçük bir diferansiyel yerdeğiştirme sonucu, skaler bir t(u, v, w) fonksiyonundaki artış, zincir kuralına göre:

DİVERJANS
Şimdi şöyle bir vektör fonksiyonu tanımlayalım: (u,v,w) noktasında her bir koordin

Ortogonal koordinat sisteminde Diverjansın tanımlandığı prizma yüzeyi.
Bu durumda, dτ hacim elemanının önündeki katsayı eğrisel koordinatlarda diverjansın tanımıdır:

Rotasyonelin tanımlandığı kapalı eğri.
  Kenarları sonsuz küçük olduğundan, bu dikdörtgenin alan elemanı: olur. Eğ

LAPLASYEN
Skaler bir fonksiyonun Laplasyeni “gradyanın diverjansı” olarak tanımlanır. Buna göre, daha önce elde ettiğimiz gradyan ve diverjans tanımlarını kulla

Bir vektör alanında Laplasyenin tanımı.
Nabla operatörüyle yapılacak diğer bazı işlemlerde aşağıdaki özdeşlikler, vektörel i&#

DİFERANSİYEL HESAP
X bağımsız değişkeni, bilinmeyen y=f(x) fonksiyonu ve bu fonksiyonun türevleri aras&

NTEGRAL HESAP
  Tek değişkenli bir fonksiyonun integralini alalım: Diferansiyel f(x) fonksiyonuna ait bu ifade temel integral teoremine göre:

TANSÖREL ANALİZ
Genel olarak N-Boyutlu uzayda, pratik olarak gösterimde kolaylık sağlamak için tansörler kullanılır. Tansör hesabı, genel relativite, diferansiyel geometri, elektromanyetik

METRİK TANSÖR
  N- boyutlu uzayda uzunluk elemanının karesi: veya kısaca;

EUKLEİDES (ÖKLİD) VE
LOBACHEVSKY GEOMETRİSİ Eukleides geometrisi klasik geometri olarak öğrendiklerimizden başka bir şey değildir. Ancak pek çok insan Eukl

EİNSTEİN’IN ÖZEL GÖRELİLİK KURAMI
Maxwell denklemlerince sağlanan görelilik ilkesi, diğer adıyla özel görelilik, kavranması oldukça zor olan bir kuram olup; ilk bakışta, içinde yaşadı&

Küresel koordinat sisteminde (r, θ,Φ) 5-boyutlu KALUZA geometrisinin temsilî resmi.
İşte bizim bu çalışmada teorik altyapısını oluşturacağımız 5-Boyutlu Relativitenin temeli bu hiperbolik ışık konisinin

ZAMAN YAPISI
  Her fiziksel süreç bir veya çok sayıda olay içerir. “Olay”, belirli bir (x, y, z) konumunda belirli bir t anında meydana gelir. Bir ‘E’ olayının ey

DÖRT VEKTÖRLER
  Lorentz dönüşümlerini daha sade gösterebilmek için yeni büyüklükler tanımlarsak; ,

DEĞİŞMEZ İNTERVAL
Bir A olayının koordinatlarında ve diğer bir B olayının da

ZAMAN YAPISI
  5-Boyutlu uzay-zaman mimarisi, üçü uzayı diğer ikisi ise 5. boyut zamanını oluşturacak şekilde oluşmuştur. İlk üç boyut olan uzayı

UZAY YAPISI
Riemann, Evrenin yapısının eşmerkezli mükemmel bir çapı olan çok düzgün bir küre olduğunu kanıtladı. Aşağıdaki şekilden de görüldüğü

KOORDİNAT DÖNÜŞÜMÜ
İki boyutlu zamanın kuvvet çizgilerine ait hiperbolik eğri denklemlerini çıkartmadan önce, bu denklemleri çözmekte kullanılan kompleks fonksiyonların oynadığ

KONFORM DÖNÜŞÜM
  İki boyutlu zaman yapısına, kompleks değişkenler teorisi kullanılarak kolay bir çözüm getirilebilir. Bu teorinin esası, karışık bir

ANALİTİK FONKSİYONLAR
  Az önce verdiğimiz iki örnek dönüşümde görüldüğü gibi, w’nin w=f(z) gibi z’nin herhangi bir fonksiyonuna eşit olması halinde z düzleminde çizilmi#

Kesikli çizgiler, y=sabit veya v=sabit kuvvet çizgilerini; kesiksiz çizgiler de, x=sabit ya da u=sabit kuvvet çizgilerini göstermektedir.
w=z1/2 dönüşümünde, x=u2-v2 ve y=2uv olduğunu bulmuştuk. Bu bağıntılar yardımıyla z düzlemindeki he

GENİŞLETİLMİŞ EXTRA BOYUTLU
(5D) ALAN DENKLEMLERİ   Küresel koordinatlardaki 5-Boyutlu genel uzunluk ifadesinin,  

RİCCİ TANSÖRÜ
  Burada ara hesaplamalar çok uzun ve karmaşık olmasına rağmen Ricci Tansörüne ilişkin

BOYUTLU İNDİRGENMİŞ FİZİKSEL METRİK
  4’ten fazla boyutları ifade etmek için, kullanacağımız geometrik büyüklüklere ilişkin doğru teorik formüller oluşturmak gerekir. 5-Boyutlu uzayda

BOYUTLU ENERJİ-MOMENTUM TANSÖRÜ
Fiziksel 4-Boyutlu metrik cinsinden daha önce hesapladığımız Enerji-Momentum Tansörü

GENELLEŞTİRİLMİŞ EİNSTEİN-SCHRÖDINGER-KURŞUNOĞLU BİRLEŞİK ALAN KURAMI
Behram Kurşunoğlu’nun genelleştirilmiş birleşik elektro-gravitasyonel alan kuramını vereceğimiz bu kısım, teorimiz boyunca kademe kademe ilerledi&#

Evren, Dev Bir Bilgisayar Tarafından mı Yönetiliyor?
Birleşik alan teorisine alternatif olarak ileri sürülen bir kurama göre, evrenin tamamı, inanılmaz bir dikkatle programlanmış, dev ölçülerde bir bilgisayar tarafından

EVRENDEKİ VARLIK İÇERİĞİNE AİT BİLGİNİN KAYNAKLARI KONUSUNDA ÜÇ ÖNEMLİ SORU
Fredkin'e göre, bu bilgi kuramı, fizik kurallarından daha basittir ve her şeyin sebebi ve ilk hareketi olarak basit bir şekilde tanımlanabilir. Fredkin:

KOORDİNAT YAPISI
  Daha önce tanımladığımız 5-Boyutlu uzay-zamana ait koordinat yapısı oldukça basitti. Klasik literatürde bu koordinatlardan ilk dördü, bildiği

Ii)- UZAY-ZAMANIN ZAR YAPISINI OLUŞTURAN TEORİLER: EXTRA BOYUTA (5. BOYUT) BAĞLI VE OLAN DURUMLAR
  Bu durumda; yani olması, Aμ=0 olmasını gerektirecektir.

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU "İNDİRGENMİŞ MAXWELL TİPİ” DENKLEMLERİN ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
  Bu bölümde en genel haliyle, 4-Boyutlu indirgenmiş Enerji-Momentum Tansörleri ve Ricci Tansörüne ilişkin koordinat sistemine bağlı bir bileşen (Φ

GENEL DURUMDA 5-BOYUTLU İNDİRGENMİŞ ”KÜTLEÇEKİM ALAN TANSÖRÜNÜN” ELDE EDİLMESİ VE SONUÇLARI
Kütleçekim Alanı , Manyetik Alan

BOYUTLU UZAY-ZAMANDA EİNSTEİN KÜTLEÇEKİM ALANI DENKLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜ
  Şimdi, tekrar Einstein Alan denklemlerine dönelim ve bu diferansiyel denklemlerin çözümlerinin ne anlam ifade ettiklerini düşünelim. Bildiğimiz gibi 5-Boyutlu fizikse

A)- MANYETİK ALAN SIFIR [BKK=0] DURUMU
  Bu durumda Einstein denklemlerinin kısmî çözümü:     olur.

B)- ELEKTRİK ALAN SIFIR [EKK=0] DURUMU
  Bu durumda v=0 ve ω=0 yazarak Einstein denklemlerini şu şekilde basitleştirebiliriz:  

SONUÇLAR
  Buraya kadar anlattığımız 5 durumu Elektromanyetik Kütleçekim Alan Tansörü cinsinden ifade

BOYUTLU UZAY-ZAMANDA EİNSTEİN KÜTLEÇEKİM ALANI DENKLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜ
  Şimdi 5-Boyutlu uzay-zamandan 7-Boyutlu uzay-zamana geçtiğimizde Einstein denklemlerinin çözümlerinde ne gibi bir değişim olacağını inceleyelim. 7

Elipsoidal Konik eğriler, kararlı parçacıkların yörüngesidir.
  SİCİM TEOREMİ {strıng theory} VE KÜTLEÇEKİMİNİN GÖRELİLİĞİ: “aynı andalığın görelİ bİ

Atomik (Kuantum) boyutlarında oluşan dolanımlı Diferansiyel Elektrik ve Manyetik akımlar.
Yani, teorik olarak manyetik yük elektrik yükünün yaklaşık 66 katı büyüklükte yük taşımaktadır. Bu da manyetik alanın neden elektrik alandan daha güçlü olduğ

Hareketli yük içeren bir durumda tekillik yüzeyinde oluşan normal ve teğetsel kuvvetler (Şuhubi, 1995).
Deformasyon içeren bu süreksiz tekillik alanında elektrostatik alanın etkileşimi mikro düzeydeki kütle ve yük etkileşimlerinin bir sonucudur. Manyetik yükün fiziksel olarak teki

Atom yörüngesinde dolaşan iki elektron ve iki gravitonun birbirine uyguladığı çekim kuvvetleri.
  Yalnız burada yukarıdaki dik üçgendeki vektörel toplam alınırken, ve

Teorem-1: Zamanla değişen B
Son olarak Birleşik alan teorisinde tanımlayacağımız, temel elektrodinamik denklemleri elde etmeden önce, 4-boyutlu uzay-zamanda manyetik alanın zamanla değiş

Teorem- 4: Adyabatik değişmezler.
Klasik mekanik bağlamında tanımlanmış olan etki integralini anımsayalım: . Dönemsel devinim

Ekil: İki aşamalı plazma adyabatik sıkıştırma aygıtının çizgesi(F.F. Chen, 1974) .
  Teorem-5: Birinci adyabatik değişmez, μ  

Teorem- 6: İkinci adyabatik değişmez, J
İki manyetik ayna arasında tuzaklanmış olan bir yüklü parçacığı düşünelim. Bu parçacık, iki "ayna" arasında "yansıma frekans

Ekil: Bir manyetik ayna geometrisinde a ve b ayna noktaları arasında yansıyan parçacık (F.F. Chen, 1974).
  Şimdi, zamanla değişmeyen ancak uzayda değişen bir manyetik alan içinde J niceliğinin değişmezliğini kanıtlayalım: b

Ekil: J’nin değişmezliğinin kanıtlanmasında kullanılan çizge (F.F. Chen, 1974).
  Bu orantıdan yola çıkarak aşağıdaki bağıntıy&#

Teorem- 7: Üçüncü adyabatik değişmez , F
  Bu adyabatik değişmez, parçacığın güdücü özeğinin sürüklenmesinin üçüncü bir dönemsel devinime neden olacağını gösterir. Bu dönemsel dev

Parçacığın yörüngesi üzerindeki sicim parçası üzerindeki gecikmeli potansiyel vektörleri.
Şimdi, herhangi bir yük dağılımı için, skaler potansiyel ifadesini yazarsak;  

BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN
SONUÇ DENKLEMLERİ STATİK KÜTLEÇEKİMSEL BİRLEŞİK ALAN DENKLEMLERİ   Böylece Elektromanyetizma ve Yerçekimi kanunla

Planck ölçeğindeki tek bir sicim halkasının dalga hareketini belirler
Eğer,yük ve akım kaynağı tansörü yerine, herhangi bir partiküle ait kütle terimi gelirse bu durumda birle&

Kütleçekim alanında titreşen gravitonun dalga hareketini belirler
  Eğer, yük ve akım kaynağı tansörü yerine,

Güçlü çekirdek kuvvet alanında titreşim yapan gluonun dalga hareketini belirler
Eğer, yük ve akım kaynağı tansörü yerine,

Courtesy and Copyright of National Geographic).
       

Elektromanyetik Gravitasyon Dalgasının Elektrik, Manyetik ve Kütleçekimi Alanı bileşenleri.
Maxwell denklemlerinin önceki formu şu şekildedir: Birleşik alan teoremini bu denklemlere uy

KÜTLEÇEKİM ALANININ HELEZONİK BİR YAPIDA OLMASI VE LAVABODAN AKAN SUYUN NEDEN BURGAÇ YAPARAK AKTIĞI ÜZERİNE
  Dünya üzerinde lavabodan boşalttığımız su neden helezonlar çizerek akmaktadır. Kuzey ve Güney yarımküredeki burgaç (kıvrılma) yönünün te

Dünyanın MANYETİK ALANI VE PUSULADA MEYDANA GELEN SAPMA ÜZERİNE
  Kütleçekim dalgasının vektörel yapısından dolayı, Dünyanın Kuzey-Güney kutupları arasında yer alan manyetik alanın yönü coğrafî Kuz

Yerin Manyetik alanı ve pusulada meydana getirdiği sapma açısı (β).
  olarak bulunur. Bu açı, yeryüzünün değişik coğrafi koordinatlarında belirli değe

PULSAR YILDIZLARININ İDEAL BİR DİPOL GİBİ DAVRANMASI ÜZERİNE
  Günümüzde yapılan Astronomik gözlemlere göre, çok hızlı dönen (saniyede 103 devir gibi çok yüksek bir ω açısal hızıyla) kompakt

PSR 1913 Pulsarının yörüngesi.
Bir pulsar yörüngesi, helezonik bir sarmal çizen ve zamanla birbirine yaklaşan iki eşdeğer kütleli yıldızı öngörür. Bu yörünge sistemi, odak noktalarından birisin

NÖTRON YILDIZLARININ YÜZEYİNDE OLUŞAN GÜÇLÜ MANYETİK ALANLAR ÜZERİNE
  Nötron Yıldızları olarak bilinen ve çökmek üzere olan dev yıldızlar, son aşamasına gelmiş yıldızların küçük bir hacimde büyük

KÜTLEÇEKİMİ ETKİSİNDEKİ ELEKTRON VE
GRAVİTONLARIN YÖRÜNGELERİ ÜZERİNE   Şimdi elektronun atom çevresinde dolandığı alan civarındaki birim elektrik al

BİR PARÇACIĞIN YÖRÜNGESİ VE UZAY-ZAMANDAKİ DURUMU
  Sırası gelmişken burada biraz da kuantum mekaniğinden bahsetmek istiyorum. Klasik düzeyde tek bir kuantum parçacığını düşünürsek, parçac

Dünya yüzeyi yakınlarındaki oluşturduğu Manyetik Alan.
  Şimdi bu manyetik alanın, karadelik tünelinin en uç noktasında yani Planck ölçeğinde dairesel bir yörünge üzerinde oluştuğunu (noktasal manyetik bir ka

Dünya yüzeyi için yarıçap ve kütleçekim kuvveti vektörleri.
Stokes Teoreminden;   integralindeki sağ taraftaki integral ifadesini;

Dünya, Ay ve Güneş için θ açısının değişimi.
  Bulunan bu integral ifadeleri sadece verilen bu sınır koşullarında geçerli olup, dikkat edilirse kütleçekim sabiti ifadeleri R (yarıçap)’dan bağ

Sonsuz küçük bir ABCD Karadelik Kütleçekim Akısı çevrimi boyunca kütle değişimi.
  Diverjans Teoremine göre ise;   ve buradan hareketle; ΔV→dV

PROTON BOZUNMASI VE ENERJİNİN KORUNUMU KANUNU ÜZERİNE
[ENERGY TRANSFORMATİON]   Herkesin okul yıllarında beri bildiği temel bir fizik kanunu vardır: Enerjinin Korunumu Kanunu. Hepimiz bu

Higgs Alanı ve Tanrı Parçacığı Arayışı!
  CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi) deneyinde aranan aslında “Higgs Parçacığı” dır (Higgs bozonu). Peki Higgs parçacığı

BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNİN GENEL SONUÇLARI
1)- Uzay-zamanın 4-Boyutlu yapısının dışında bir 5. Boyut daha vardır. Bu 5. boyut helezon yaparak kıvrılmış ve sakl

Küresel bir kaynağın etrafında oluşan Alan şiddetlerinin merkezden uzaklığa göre değişimi.
Dinamik yük durumunda, elektromanyetik kütleçekim kanunlarının sonuç denklemleri ise, ışık hızı civarında ve ışık hızının tam v

Schwarzschild Karadelik-Kütle aktarım Diski.
a)- Birleşik alan teorisine göre kapalı 4-boyutlu uzay zamanda dolanımlı iki ma

Güçlü çekİrdek kuvvetİ.
olarak bilinen 4 temel kuvvetten elektromanyetizma ve kütleçekimi 5. Boyutta birleşerek kütleçekimsel elektromanyetik dalgalarını oluşturmaktadır. Peki zayıf kuvvet ol

EK-II UZAY-ZAMAN GRAFİĞİ-II
DÜNYA MERKEZLİ PARALEL EVRENLER MODELİ (11-BOYUTLU UZAY-ZAMAN)

FİZİK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
  Açısal Momentum: Bir ya da bir grup parçacığın dönme hareket miktarı. (ђ/2π) biriminin (ђ, Planck sabitid

Temel Fiziksel Sabitler

Maclaurin Serileri
e x = 1 + x + x 2 / 2! + ... + x n / n! + ... {Her x değeri için}   sin x = x - x 3 / 3! + x 5 / 5! - x 7

Trigonometrik Formüller
Trigonometrik açıların Toplam/Fark İfadeleri:   cos(A + B) = cos A cos B - sin A sin B cos(A - B) = cos A cos B + sin A sin B

Kapalı formda integrali alınamayan bazı ifadelerin belirli integralleri
  Bazı fonksiyonların kapalı formda ters türevleri [integralleri] alınamazlar. Buna karşın, belirli integral şeklinde bazı fonksiyonların

Çizgisel İntegral
integralleri a noktas

Yüzey ve Hacim İntegralleri

Katı Açılar ve Akı Teorisi
Elektromanyetizmada çoğu zaman bir vektör alanının bir yüzey üzerinde akısını hesaplama gerekir.

Diferansiyel Hesap
vektör alanının t skaler değişkeninin sürekli fonksiyonu olsun. bu şekilde t

Gradient
f(x, y, z) bir skaler alan olsun ve (x, y, z) noktasından sonsuz küçük vektör, olmak üzere eğri üzerinde

Rotasyonel ve Stokes Teoremi
P(x,y), herhangi bir sürekli vektör

Laplasyen
Bazı skaler alanların gradientinin diverjansı elektromagnetizmada ve kütleçekim alanının hesaplanmasında (genel olarak pek çok fen bilimi ve mühendislik alanında

Korunumlu Alanlar
Herhangi bir kapalı C eğrisi boyunca, şartını sağlayan alanlara “

Vektör Özdeşlikleri
Aşağıda listelenen vektör özdeşlikleri birleşik alan teorisinde sıkça kullanılmaktadır. Özdeşliklerin hepsi sağ ve sol yanları açılı

Boyutlu Katı Yüzeyler

Minkowsky Geometrisi, Tansör Hesabı ve 4-Boyutlu Görelilik (Relativite) Teorisi
Newton’un mutlak uzay varsayımı eylemsizlik ivmesine (direncine) ve merkezkaç kuvvetlere dayanır. Newton Mekaniği’nin, bir cismin mg gravitasyon ivmesi ile

Eğri Uzay-Zaman
Öklit Geometrisinde iki nokta arasındaki en kısa yolun doğru olduğunu öğrenmişizdir. Burada en kısa yol deyimi uzaklık kavramıyla ilgilidi

Einstein: Eşdeğerlik İlkesi
“.. Keyfi bir gravitasyon alanındaki uzay-zaman’ın her noktası için öyle yerel eylemsiz (serbest düşen) bir konuşlanma sistemi seçilebilir ki, noktanın yeterince kü

Õîòèòå ïîëó÷àòü íà ıëåêòğîííóş ïî÷òó ñàìûå ñâåæèå íîâîñòè?
Education Insider Sample
Ïîäïèøèòåñü íà Íàøó ğàññûëêó
Íàøà ïîëèòèêà ïğèâàòíîñòè îáåñïå÷èâàåò 100% áåçîïàñíîñòü è àíîíèìíîñòü Âàøèõ E-Mail
Ğåêëàìà
Ñîîòâåòñòâóşùèé òåìå ìàòåğèàë
  • Ïîõîæåå
  • Ïîïóëÿğíîå
  • Îáëàêî òåãîâ
  • Çäåñü
  • Âğåìåííî
  • Ïóñòî
Òåãè