BOYUTLU SİCİM TEORİSİNİ BİRLEŞİK ALAN TEORİSİNE EKLEMEK

Manyetik monopollerin ne olduğunu ve bunlara ilişkin bir 5-boyutlu uzay-zaman modeli inşa ettikten sonra, şimdi de birleşik alan teorisinde kullanacağımız çok önemli bir araç olan ve ana yapıyı teşkil eden kuramlardan birisi olan süpersicimlerin bu uzay-zaman dokusunu nasıl kapladığını ve matematiksel yapısını inceleyeceğiz. Süpersicimler, pek çok çeşidi olmasına rağmen M teorisi çatısı altında toplanabilen ve tümdengelimli bir matematiksel fizik kuramıdır. Aslında, sicim teorilerinin birleştirilmesi bile evrende tek bir alan kuvvetinin hakim olduğunun ve birleşik alan teorisinin güzel bir isbatını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, süpersicimler uzay-zaman dokusunun nasıl bir yapı oluşturduğunu anlamamız için çok önemli bir araç olacaktır. Süpersicim kuramının temelleri, bundan yaklaşık 250 yıl öncesine, Euler’in Gamma fonksiyonlarını kullanarak oluşturduğu sinüzoidal Beta (β) fonksiyonun bir versiyonunun 1960’larda Veneziano’nun özel bir Beta fonksiyonuyla çarpışmakta olan ve sonrasında sinüsel salınım yaparak genlik saçılmasına uğrayarak ayrılan dört partikülün hareket denklemlerini ifade ettiğini bulmasına dayanır. Gabriele Veneziano, Beta fonksiyonunu;

şeklinde bir sinüsel seriye açtığında, bu ifadenin aslında çarpışmakta olan dört partikülün sicim denilen sinüzoidal dalgalanmalara denk geldiğini buldu. Fakat, sorun burada bitmiyor, adeta yeni başlıyordu. Çünkü tabiatta yüzlerce partikül vardı ve 10-15 kadar vektöryel alan kuvveti vardı ve bu tek bir sicim dalgalanması tüm bu partiküllerin ve alanların hareketini nasıl açıklayacaktı? İşte bu noktada 1984 yılına kadar beklemek gerekti, çünkü bu yıl john Schwarz ve Michael Green geliştirdikleri bir teoremle, bu sicim dalgalanmalarının dinamik ve sürekli titreşim yapan ağ benzeri 10 boyutlu bir uzayda tanımlandığında, tüm elektromanyetik ve kütleçekimsel (graviton etkileşimi de dahil) dalgalanmalar ile çekirdek kuvvelerinin ve partiküllerinin tanımlanabileceğini ve bu sicim parçacıklarının plack ölçeğinde partiküllerin birbirine yine sicimler yoluyla değiş-tokuşunu önererek, simetrik bir sicim-alan teorisinin temelini attılar ve gerçek anlamda yekpare, tüm kuvvetleri içerisine alan bir matematiksel alan modeli geliştirdiler. Peki, sicim teorisi bütün bu Kuantum düzeyindeki dalgalanmaların değişimi ve miktarı nasıl açıklanabilir? Bu önemli sorunun cevabı ise, Süpersicim teorisinin kuramlarıyla belirlenebilir. Örneğin, L boyutundaki bir gözlem bölgesindeki hesaplanabilen dalgalanma alanının düzeyi Süpersicim teorisine göre şu şekilde belirlenir:

Bu alan elektronu normalde izleyeceği yörüngeden değerinde sapmasına yol açar ki, bu sapmada elektronu, içinde hareket ettiği, V(x,y,z) düzeyindeki bilinen potansiyelde az da olsa farklı bir yere getirir. Sonuçta elektron hareketine bağlı enerji değişimi, ortalama değerindeki bir miktar olacaktır (Lamb-Rutherford değişiminin ana bölümünü ölçmekle bu denklemin sol tarafının değerini bulabiliriz. Sağdaki ikinci terimin değerini zaten bilmekteyiz). Sonuçta, dalgalanma alanının elektronda neden olduğu yer değişiminin ortalama değerinin karesini bulabilir ve bizzat dalgalanma alanının kendisinin tahmin edilen büyüklüğünü doğrulayabiliriz.

Uzay/zaman geometrisinin yukarıda geniş bir L gözlem değerinden başlayarak, aşağıda Planck uzunluğuyla karşılaştırılabilecek gözlem değerine kadar uzanan, üç gözlem düzeyinde ele alınmış tipik kuantum dalgalanmalarının şematik olarak gösterilimi aşağıdaki şekilde daha iyi görülebilmektedir. Bu durum bize, Elektrodinamiğin dalgalanma formülünü veren ilkeyi hatırlattığı gibi, aşağıdaki şekilleri incelediğimizde geometrinin uzay-zaman dinamiğindeki L uzunluğundaki sicim parçasında meydana getirdiği kuantum dalgalanmalarının miktarı:

düzeyinde olduğunu bulabiliriz.

Burada, olarak Planck uzunluğudur.