EVRENDEKİ VARLIK İÇERİĞİNE AİT BİLGİNİN KAYNAKLARI KONUSUNDA ÜÇ ÖNEMLİ SORU

Fredkin'e göre, bu bilgi kuramı, fizik kurallarından daha basittir ve her şeyin sebebi ve ilk hareketi olarak basit bir şekilde tanımlanabilir.

Fredkin:

"Cevap bekleyen üç büyük soru var. "Hayat nedir? Düşünce ve hafıza gibi şeyler nedir? Ve evren nasıl çalışır? Benim teorim, aslında üçünü de kapsıyor. Eğer hayatı örnek olarak alırsak, DNA(deoxiribonukleik asit), yani digital kodlu enformasyonun iyi bir örneğidir. Bir canlının veya bir bitkinin ne olacağını belirleyen bilginin kodu buradadır. DNA, bilginin simgesidir. Bu bilgiyi alıp bir varlığın yaratılmasını yönlendiren bir mekanizma vardır." diyor.

Fredkin hiçbir zaman, mükemmel ve mantıklı açıklaması olmayan bir probleme rastlamamış ve zekanın, sınırsız olarak yönlendirilebileceğine inanıyor. Bilgisayarlara olan ilgisini pekiştirmek için 10 yıl önce, Fredkin, Dünya satranç şampiyonunu mağlup edecek bir bilgisayar programının yapımcısı için, 100 bin dolar değerindeki Fredkin ödülünü koymuş. Bu güne kadar hiç kimse ödülü kazanamamış ve Fredkin ödülün değerini bir milyar dolara da çıkarabileceğini umuyor. Fredkin, çeyrek yüzyıl önce kendi dünya görüşünü şekillendirmeye başladığında, bilgisayar alanında veya fizik, kimya, psikoloji gibi birçok bilimin buluştuğunu öngörmüştür.

Fredkin:

"Söylemek istediğim şu ki, karmaşıklığın temelinde fiziki yönden düşünürsek bilgi mekanizması bulunmakta. Karmaşıklığın daha üst katlarında hayat ve DNA (biyokimyasal fonksiyon), bir digital bilgi mekanizması tarafından yönlendiriliyor. Ancak her şeyin bilgi olarak görüntülenmesinin iyi olduğunu söylemek istemiyorum. Bu, Dünya'daki her şeye matematik olarak bakmak gibi bir şey olur. Yani bilgi tek başına her şeyin yerini tutar anlamını taşımaz." diyor.

Californiya Teknoloji Enstitüsü'nün Nobel ödüllü bilim adamlarından Richard Feynman da, 1988'de ölmeden kısa süre önce yaptığı bir açıklamada, Fredkin'in kendine özgü, parlak düşünceli bir uzman olduğunu, fizikte yararlı ve yeni bir yol çizecek birisi varsa, ancak Fredkin'in olabileceğini ilave etti. Fredkin'e göre, her şeyin ilk hareketi, evreni yöneten prensibi, "hücresel otomat" olarak adlandırılan bir çeşit bilgisayar programında önceden kayıtlı olarak bulunuyor.

EVRENDEKİ HERŞEY ÖNCEDEN PROGRAMLI MI?

Amerikalı ünlü bilim adamı Fredkin'in buluşlarından sonra, başta Yerçekim kanunu olmak üzere birçok kuramı bilim dünyası yeniden incelemeye başladı.

Fredkin ise bu konuda:

"Bizleri yöneten programın dışına çıktığımız an, onu bulacağız. Belki gözle göremediğimiz 5 veya altıncı boyutta. Ama mutlaka bizim içinde bulunduğumuz evrenin dışında" diyor.

Bilim adamına göre, evrenin aslında devasa bir bilgisayar olduğu veya yaratılan her şeyin bu bilgisayarda kayıtlı olabileceği fikri, evrensel bilgisayar fikrinden doğmuştur. Evrensel bir bilgisayar, her mekanizmayı harekete geçirebilir. Bu mekanizma ise, tam olarak tarif edilebilir ve mümkün olan tüm hesaplamaları yapabilir.

Amerikalı dahi bilim adamı teorisinin devamında:

"Onbinlerce yerde tezimi doğrulayan noktalarla karşılaştım. Avımın izini bulmuş bir avcı gibiyim. Ama yerini daha bulamadım. Ama eminim orda bir yerde" diyor.

Fredkin'e göre, evrende her şey programa bağlı. Dolayısıyla insanların yaptığı her şey de aynı şekilde. Amerikalı bilim adamı bakın bu konuda neler anlatıyor:

"İsaac Newton'un çekim teorisinde tedirgin edici bir şeyler vardır. Güneş ve Dünya arasında bir çekim gücünün olduğunu söylemek, o zamanlar hayal gibi geliyordu. Ve açıklanması da pek kolay değildi. Böyle bir mesafede böyle bir etki nasıl mümkün olabiliyor. Dünya, Güneşe bakarak mesafeyi değerlendirip, çekim teorisi kurallarını dikkate alarak mı, nereye doğru ve hangi hızla hareket edeceğini tesbit ediyor? Newton bu tür soruları atlamıştır. Ve teorisinde Latin kökenli 'Si Eset (gibi)' kelimesi bulunmaktadır. Yani konu bir varsayımla tamamlanmakta. Ancak fizikçiler, neden her şeyin elektromanyetik ve çekim kurallarına göre hareket ettiklerini açıklamak için çaba sarfetmezler. Kural kuraldır."

Fredkin, bu kuralları, gözü kapalı kabul etmek istemiyor. O, sadece kuralları değil, kuralları zorlayan bir merkezi mekanizmayı kendi düşünsel sisteminde kurmuştur: “Bilgisayar”. Fredkin'in inancına göre, "orada bir yerde bilgisayara benzeyen metafizik bir gücün, evrensel hücresel otomat kurallarına göre evreni çalıştırdığıdır."

Bu inancıyla Fredkin, fizik ve metafizik arasındaki sınırları aşıyor. Eğer Fredkin de, Newton gibi (Si Eset) cümlesini kullanarak, "Evren bir bilgisayar gibidir" diyebilse ve kabul ettirebilse gerçekten de, büyük bilim devrimi yaratabilecektir.

Öte yandan son zamanlarda, Stephen Wolfran gibi tanınmış bilim adamları da bu teoriye karşı çıkmıyorlar. Stephen Wolfran, bilimsel kuralların artık “algoritma” olarak yeniden gözden geçirilmekte olduğunu, fizik sistemlerinin ise artık bilgisayar sistemleri veya bilgi üretici sistemler olarak ele alındığını ve yeni bir çekim örneğinin doğduğunu belirtiyor.

Fredkin'e göre en iyi fizik, metafiziktir. Ancak metafiziğin problemi de sonsuz derin bir konu olmasıdır. Cevabı verilebilen her soru için başka başka sorular ortaya çıkıyor. Örneğin, Fredkin'in söz ettiği bu bilgisayar nerededir? Evrende midir? Dışında mıdır? Veya nesnelerin görünmez olduğu kapalı olan beşinci veya altıncı boyutta mıdır? Acaba bu bilgisayarın kendisi de bir meta/evren midir? Bu soruların cevabını nerede bulabiliriz?

Biz, teorimizin sonunda vereceğimiz grafiklerde, bu bilgisayara benzeri bilgi mekanizmasının da “Levh-i Mahfuz” adı altında evrenin dışında yer alan bir meta/evren olduğunu öngöreceğiz. Konunun daha derin cevaplarının ise, müteşabih (kapalı) bir şekilde Kur’an’da yer aldığını öngörerek detaylarına girmeyeceğiz. Fredkin’in teorisi bu konuda önemli bir gerçeği yakalamakla birlikte öte yandan, Fredkin'in teorisinden meydana çıkan başka sorular da cevap bekliyor. Örneğin eğer, madde bilgi sonucu ise bilgi neyin sonucudur? Ancak tüm bu sorulara Fredkin'in cevabı şöyle oluyor:

"Her şeyden önce bilginin neden meydana geldiği önemli değildir. Söz ettiğiniz bilgisayar alışılmış elektronik türden olabilir veya dev boyutlarda başka bir makina da olabilir. Veya hayal edemediğiniz başka bir şey de olabilir. Ne fark eder?

Bunların yanı sıra bilginin, neden yapılmış olduğunu veya ne tür bir makinadan çıktığını, hiçbir zaman öğrenmek mümkün değildir. Çünkü sahip olduğumuz evren, Fredkin'in belirttiği gibi sınırlıdır. Ve bazı şeyler içindedir. Bazı şeyler ise değildir. Bu bilgisayar ise, bizim evrende değildir. "Örneğin bir bilgisayarda, insanlar ve fikirleri kadar karmaşık bilgi parçaları olduğunu düşünürsek, bu parçalar her ne yaparlarsa yapsınlar, hiçbir zaman onların var olmalarını sağlayan bilgisayarın ne olduğunu bilmeyecekler. Çünkü yaptıkları her şey, söyledikleri her şey bir programa bağlıdır."

Aslında Fredkin, bu açıklamaları ile bilimin bazı konularda etkisiz kaldığını kabul ederek pozitif akla ve rasyonel düşünce mantığına yanaşmaktadır. Fakat, unutulmamalıdır ki, bilimin etkisiz kaldığı bir başka konu ise, evrenin doğuşu hakkındadır. Öte yandan bir başlangıcın olduğu kabul ediliyor. Big Bang (Büyük patlama) olarak adlandırılmış. Ancak fizik kuralları, bu başlangıç anında herhangi bir madde ve enerji miktarının olduğunu kabul etmiyor. Yani, aslında evren sıfır noktasından, yoktan yaratılıyor. Dolayısıyla evrenin olmadığı, yani madde ve enerjinin olmadığı zaman ne vardı? Fredkin ise, evrendeki kurallara göre bir şeyin, hiçten yaratılmasının mümkün olmadığını söylüyor. Bunu mümkün kılmak için bir çeşit önceden programlanmış algoritma kurallarının var olduğunu hayal etmek gerekir ki, bu düşünce hatalı olacaktır. Çünkü evrendeki her şeyin ve fiziksel sürecin başlaması için illa ki, bir sebebe ve bu sebebi gerçekleştiren yaratıcı bir kuvvete ihtiyaç duyulacaktır.

Evreni yaratan mekanizmanın ne olduğu, Fredkin'e sorulduğunda, "evren neden yaratıldı?" sorusuyla cevap verecektir. Neden burada "hiç"in yerine bir şeyler vardır? "Ve sorular sıralanmaya devam edecektir. Ta ki bizleri yöneten programın dışına çıkabileceğimiz ana kadar" diyerek, ünlü bilim adamı sözlerini noktalıyor..

 

 

GENELLEŞTİRİLMİŞ EİNSTEİN-SCHRÖDINGER-KURŞUNOĞLU KÜTLEÇEKİMİ ALANI DENKLEMLERİNDEN “EİNSTEİN-MAXWELL-TİPİ” DENKLEMLERİN ELDE EDİLMESİ

 

Enerji-Momentum tansörü olarak bulduğumuz, ve ’ye ait denklemlerdeki toplam 11 ifade, 5-Boyutlu uzay-zamana ait toplam 15 Alan Denkleminin 11’ini oluşturmaktadır. Bu 11 Alan Denklemi, 5-Boyutlu uzaya ve zamana ait bileşenleri belirlemektedir. Geri kalan 4 Alan Denklemi ise;

, ve

denklemlerinin birleşiminden oluşan;

 

 

denklemiyle verilir.

 

Burada, olarak tanımlanabilir. Bu dört Alan Denklemi ise beklediğimiz gibi Kütleçekim Alanı, Elektrik Alan ve Manyetik Alana ait bileşenleri;

şeklinde belirlemektedir. Daha sonra göreceğimiz gibi bu yukarıdaki dört denklem takımı;

 

şeklinde; elektrik alan, manyetik alan ve kütleçekim alanı için “kaynakları da içeren”, homojen olmayan “MAXWELL” Denklemlerine indirgenecektir. Bu durumda, kaynakları içermeyen homojen Maxwell Denklemlerini aşağıdaki formda yazarsak:

 

ve Antisimetrik Tansörünün komütatif özelliğinden dolayı,

 

;

ve,

 

 

olur. Bu ifade ise, belirli sınır koşulları altında, bir “Elektromanyetik Alan Tansörüne” eşdeğerdir. Buradan da görüldüğü gibi, kütleçekim alanı tansörü ifadesi ile Maxwell denklemlerine ait alan tansörü ifadesi birbirine eşdeğer (Biri kaynakları içerirken, diğeri içermeyen) olmaktadır.